Etiket arşivi: Rüsvaylık

İtibar ve Şöhret

dervişler

– Selamun aleyküm. Bir bakışıyla toprağı altına dönüştürenler, bazı vakitler bize de göz ucuyla bir nazar eder mi?

– Aleyküm selam.

– Bizi ne zaman yoğurup şekillendireceksiniz, Mirza can? Diyorum ki, eğer size zahmet olmayacaksa, bizim de şu ağzımıza, dilimize bir iğne saplasanız. Çünkü, amelimiz sözlerimizle uyuşmuyor ama insanlar bizi bir balon gibi şişiriyor.

– “Bu alemin merdiveni “ben” ve “biz” lafıdır.
Netice ise, merdivenden yere çakılıştır!”

– Maşallah.

– İnsan ne kadar yükseğe çıkarsa, yere düştüğünde sesi daha çok çıkar. Salik, rint (gönül eri) olmalı ki şöhret rüzgarına yenik düşmesin. Böylece eğer bir gün şöhret balonu patlarsa, fazla gürültü çıkarmaz.

– Doğru söyledin Mirza. Şöhretin şerri, faydasından fazladır.

– Tabi, bir faydası varsa. Her şeyin bir bedeli vardır. Güzelliğin bedeli yalnızlıktır. Servetin bedeli, hesabını vermektir. Şöhretin bedeli ise rüsvaylık, göz önünde olmaktır.

El öpmek için insanın önünde iki büklüm olan bu millet, ok yayına benzer. İnsanın önünde ne kadar çok eğilirse, ondan gelecek ok, daha zehirli ve öldürücüdür. [../..]

Bu güzel dervişler sohbetinin tamamı ve daha fazlası için “Rüsvaylık (Utanç)” filmini izleyin derim.

Rüsvaylık (Utanç)

Yönetmen : Mesud Dehnamaki
Yapım : 2012 – İran
Tür : Dram, Komedi
Süre: 102 Dak.
Oyuncular : Kamuran Tefti, Ekber Abdi, İsmail Hallaç, İlnaz Şakirdost, Emir Nuri
Senaryo : Mesud Dehnamaki
Yapımcı : Mesud Dehnamaki

İran sineması değerlere, kültürel ögelere önem verir. İçerisinde dram türünde hayat, ölüm, ayrılık, aşk, inanç, yoksulluk, kimlik çatışmaları gibi temaları işleyen filmleri barındırır. İran filmleri dram türünü ve bu temaları duygusallık ve şiirsellik ile harmanlayarak, kelime oyunlarıyla, görsel şölen ile insanı derinden etkiyecek şekilde kurgular. Bu nedenle izleyiciyi filmin içerisine çekmeyi ve filmde tutmayı hep başarır. Karakterler çoğu zaman sakindir ve izleyiciyi yormaz. İzleyiciye açık açık mesaj da verilmez İran filmlerinde. İzleyici kendine filmin içerisinde bir rol bulur ve filmleri kendi çıkarımlarından yola çıkarak değerlendirir ve yorumlar. Bu yönüyle izleyiciyi rahat bırakan, mesajını izleyiciye dikta etmeden usulca verebilen filmler ile İran sinemasında sıkça karşılaşırız.

2012 İran yapımlı Rüsvai (Utanç) filmi için İran sinemasının mistik örneklerinden biri diyebiliriz. Senaryo ve yönetmenliğini Masoud Dehnamaki’nin üstlendiği Rüsvai filmi tasavvufa dair barındırdığı güçlü vurgular ve İslam’ın pratik ve mütevazi tarafını anlatan konusuyla gerçekten de altı çizilerek izlenecek bir film olarak karşımıza çıkar. Filmin konusuna bakacak olursak; filmin ana karakteri olan Efsane, toplum kurallarının dışında davranışlara sahip, genç, güzel, alımlı bir kadındır. Güzelliği ve cesur davranışları nedeniyle erkeklerin ilgi odağıdır. Efsane kendisine ahlaki değerlerin dışında kalan bir hayat benimsemiş ve bu nedenle kendine hırsızlık bile yapabilmeyi hak gören ve kendisini eleştiren insanlara karşı tahammülsüzlük göstermektedir. Başına gelen ailevi sorunlar nedeniyle zor günler geçirmeye başlayan Efsane, bu sorunlar ile uğraşırken, gitgide çıkmazlara düşmüş ve inancı ve değerleri iyice zayıflamış bir genç kadına dönüşmektedir. Efsane bu sorunlara kendi yöntemleri ile çaresizce çıkış yolu aradığı zamanlarda, bir şeyh ile tanışır. Toplumda yüksek bir itibarı olan şeyh ile tanışması Efsane’nin hayatı için önemli bir kurtuluş umudu ve dönüm noktası olacak, şeyh sayesinde Allah’tan, inançlarından uzak kaldığı yaşantısını sorgulamaya başlayacaktır.

00

İşte filmde tam olarak bu karşılaşmadan itibaren olay ve anlam kazanacaktır. Efsane’nin başına dert olmuş, ona âşık ve onunla evlenmek için her türlü yola başvuran, toplumun itibarlı kişilerinden olan yaşlı Hacı Ağa ise olmayacak şeyler yaparak niteliğini ortaya koyacaktır. Rüsvai filmi bize kitlelerin birbirlerini nasıl etkileyip harekete geçirdiği konusunda önemli bir örnek sergiler, her bireylerin kendi davranışları da çokta sorgulaması gerektiğini ortaya koyar.

Toplumdaki din istismarlığının varlığını ve hangi boyutlara ulaşabildiğini, başkalarını yargılamanın ne derece kolay olduğunu anlatır bize bu film. İnsanların gözünde itibar ve şöhret sahibi olmaktansa, asıl değerli ve anlamlı olanın Allah katında değerli ve itibarlı olmak gerektiği açıkça ifade eder. Bu çoğu insanın bildiği fakat pratikte hep eksik kaldığı bir durumdur. İnsanlar bazen dünya hayatına, telaşesine kendilerini öyle bir kaptırırlar ki, yavaş yavaş inançlarından, Allah’tan uzaklaştıklarının farkında bile olmazlar. Fakat neticede insan kusurlu bir varlıktır ve hataya düşse, yanlışlar yapsa da Allah’a dair umudun her daim diri olması ve ondan yardım elinin asla çekilmemesi gerekir.

Rüsvai filmi karşılıksız yapılan iyilik ve fedakârlıkların asla boşa gitmeyeceğinin altını çizmeye çalışıyor, güzel olmanın, güzel elbiseler giymenin insanlığın bir göstergesi değildir ve insan olabilmek için öncelikle nefse hâkim olmak, başkalarını incitmemek, düşenin elini tutmanın gerekliliğini göstermeye çalışıyor. Film boyunca Allah’tan ve kendinden uzaklaşmış kişilerin tekrar özlerine dönmeleri hikayesini manevi bir bakış açısı ile izliyoruz. Gerçek hayatta etrafımıza baktığımızda bir çok Efsane’ler görebiliriz. Hatta belki de bu filmi izledikten sonra çok uzağa gitmeden önce kendi benliğimizi ve yaşantımızı sorgular ve İslam’ın gerçek ve mütevazi taraflarına biraz daha sarılırız. Çünkü “yaşantının samimiyeti ve doğruluğu bir takım imtihanlardan geçilse bile istikametten ayrılmadığı sürece her daim korunacaktır.”

İyi Seyirler

Bilge Kepir