Farklı, bambaşka ve dolu dolu güzel bir öyküye sahip film izlemek isterseniz, “Yedinci Günün Sabahı” adlı bu İran yapımı film oldukça mükemmel bir tercih olacaktır. İlginç konuları son derece kabiliyetli oyuncularla harmanlayarak işleyen İran sinemasının, film sektöründe kendinden emin adımlarla ilerlediğinin bir kanıtı bu film olsa gerek.
Başrolünde defalarca hırsızlık yüzünden hapse girmiş, 12 ayın 11’ini hapiste geçirmeye alışmış, hatalarından ders almayan, uslanmaz genç bir adam yer alıyor. Hapishaneden çıkış mührü kurumadan tekrar hapse girmeye o kadar alışmıştır ki bu onun için artık normal bir hayat olmaya başlamıştır. Hatta o kadar alışmıştır ki suç işlemediği halde duyduğu polis sirenlerinden kaçacak kadar… Oğluna babasının eksikliğini hissettirmeden büyütmeye çalışan eşi ise bu durumdan fazlasıyla sıkılmış ve bunalmıştır. Tepkisini ise eşinin hapishaneden çıkış gününe gelmeyerek ve onu terk ederek koyar. Eşinin ondan tek beklentisi artık yasadışı olaylara girmemesi yani hırsızlık yapmadan evini geçindirmesidir. Ancak onun bunu anlaması yedinci günün sabahında olacaktır.
Peki, neydi karakterimizi doğru yola götürecek etmenler? İşte İran sinemasının orijinalliği de buradan geliyor. Çünkü başka hiçbir yerde bir benzerine rastlayamayacağınız bir konuyu ele alıyor. Evine gidemeyen Sinan bir otelde oda kiralar ve olaylar doludizgin akmaya başlar. Ona göre bu hayatta yaptığı en iyi şey hırsızlıktır ve tekrar hırsızlık yapmanın yollarını arar. Ancak hayat hiç de onun istediği yönden akmayacaktır. İkinci günün sabahına başladığında sanki dünü yaşadığını fark edecektir. Birden bire hayatı tıpkı kaseti başa sarar gibi yedi gün boyunca başa saracaktır. Her şey tam tamına yedi gün aynı şekilde aynı kişiler ile aynı olaylarla devam edecektir. Hayatı tam manasıyla aynı güne saplanır kalır.
Kalbi sıkışan hasta Hacı Amcanın ölümü, hırsızlık yaparken öldürülen bir arkadaş, nişan yüzüklerini kaybettiği için zor duruma düşecek olan bir esnaf, işçi aramadığı halde camda eski iş ilanını unutan bir kuru temizlemeci, amcasının kızının eşini düğünde öldürüp katil olacak bir oda arkadaşıyla yaşanacak olaylar, birbirini tekrar eden günlerde yaşanacaktır. Artık bu birbirinin taklidi olan günlerden o kadar sıkılmıştır ki cami avlusuna giderek yaptığı dua izleyenleri duygulandırmaya yetecektir. Bu duaya tanık olan Hacı Amcanın söylediği “bugünü dününe denk olan insan zarardadır” cümlesi ise oldukça etkileyici ve anlamlıdır. Peki, yedinci günün sonunda bizim uslanmaz karakterimiz doğru yolu bulup yaşadıklarından bir ders çıkaracak mı? sorusunun hepinizin aklında olduğuna eminim. Fakat onu seyredip göreceksiniz ve beklide beklenmedik bir sonla karşılaşacaksınız kim bilir…
Özgee