“Cennetin Çocukları” ya da asıl adıyla “Beççaha-yı Asuman” filmi İranlı yönetmen Macit Mecidi tarafından kaleme alınmış ve yönetmenliğini de aynı isim üstlemiştir. Dram türünde olan bu eser fakir bir ailenin Ali ve Zehra adındaki iki kardeşin paylaştıkları büyük sırlarını ve maceralarını anlatmaktadır.
Film ailenin güvenilir evladı Ali’nin kardeşinin ayakkabılarını tamirden almasıyla başlar. Filmin açılış sahnesinde hatırı sayılır bir süre ayakkabının tamir edilişine şahitlik ederiz. Bu Macit Mecidi’nin filmlerinde kullandığı tekniklerden biridir ve bize bu ayakkabıların filmin gidişatını etkileyecek öneme sahip olduğunu yansıtır. Ayakkabıları alan Ali eve dönüş yolunda ekmek alacak daha sonra da manava uğrayacaktır. Manavda patates almak için ayakkabıları kenara bırakan Ali geri geldiğinde onları bıraktığı yerde bulamaz çünkü eskici orada bulunan poşetleri alırken farkında olmadan ayakkabıların bulunduğu poşeti de arabasına atarak uzaklaşmıştır.
Ali ne yaparsa nereye bakarsa baksın ayakkabıları bulamaz. Bu durum evde heyecanla ayakkabıyı bekleyen Zehra için tam bir hayal kırıklığı olur ama abisinin ricalarını geri çevirmemek ve anne babasını üzmemek için durumu kimseye anlatmaz. Zaten anlatsa da babasının yeni bir çift ayakkabı alacak gücü de yoktur. Kirayı ödeyemez, alışverişleri veresiye yapar bir durumdadırlar. Buna rağmen harama el uzatmazlar ve yaşlı komşularından bir kap yemeği esirgemezler. Böyle bir ailenin evlatları da bu karakterdedir.
Ancak Zehra’nın okula giderken giyeceği ayakkabısı yoktur. Abisi Zehra’ya kendi ayakkabılarını giyerek okula gitmesini önerir. Başta bu teklif Zehra’yı üzse de abisinin ona hediye ettiği kalemle üzüntüsü aklından uçar gider. O akşamdan sonra aynı ayakkabıyla okula gitmeye başlarlar. Sabah okula abisinin ayakkabılarını giyerek giden Zehra öğlen dersten çıkıp Ali’yle bir ara sokakta buluşur ve ayakkabıları ona verir. Artık bu iki kardeşin günleri koşarak ayakkabıları değiştirmeye çalışarak ve tek bir ayakkabıyla idare ederek geçer.
Ayakkabıları kardeşinden aldıktan sonra Ali tüm gücüyle koşsa da okuluna sık sık geç kalmaya ve yönetimle de problemler yaşamaya başlar. Diğer yandan Zehra ise kendisine büyük gelen, kirli ayakkabılarla okula gitmekten utanır ve üzüntüsü her geçen gün artar.
Tüm bu koşturmaca içinde birbirlerini asla yarı yolda bırakmaz Ali ve Zehra. Derslerinde son derece başarılı olan Ali, öğretmeninin ona destek olmasıyla okuldan uzaklaşmaktan kurtulur. Babasıyla beraber şehre bahçıvanlık işi yapmak için yolculuk eder. Oyun oynamaya çağıran arkadaşlarını her seferinde reddeder. Zehra ise hasta annesini yormamak için bebek kardeşlerine bakar, bulaşık yıkar. Tüm bunları öyle doğal ve naif bir şekilde göğüslerler ki hayatta şikayet ettiklerimizi bir daha gözden geçirmemize sebep olur bu halleri.
En etkileyici sahnelerden biri ise iki kardeşin avluda ayakkabıları yıkadıkları sahnedir. Çocuk masumluğunun görülebilir bir hal aldığı sahnede Ali ve Zehra köpükten baloncuklar yaparlar ve o an tüm dertlerinden ve sorumluluklarından uzaklaşıp sadece çocuk olurlar.
Ali’nin okulunda gördüğü bir koşu yarışması duyurusuyla umutlar yeniden yeşerir. Yarışmada üçüncülük ödülü bir çift ayakkabıdır. Ali ayakkabıyı kazanırsa kolayca bir kız ayakkabıysa değiştirebileceğini ve bunu kardeşine verebileceğini düşünüp hemen Zehra’ya haber verir. Ali yarışmada üçüncü olabilecek midir? Zehra’nın bir çift ayakkabısı olacak mıdır? Filmin sonunu bu telaşla ve dileklerle izleyeceksiniz.
Çocuk oyuncuların başarılı performansları filmin bir diğer etkileyici yönünü yansıtıyor. Çocukken herkesin yaşadığı korku ve üzüntüleri oyuncuların küçük gözlerinde görüp, yeniden yaşıyor gibi hissedeceksiniz. Neşeleriyle içiniz kıpır kıpır olurken, filmin geri kalanını onlara bir çift ayakkabı almayı dileyerek izleyeceksiniz.
Fakir bir aileden gelen bu iki kardeşin birbirlerine olan bağlarını, çocuk masumluğunu, yaşadıkları korkuları, imrenmeleri, üzüntü ve çaresizlikleri en güzel şekilde yansıtan “Cennetin Çocukları” filmi çocuklarınızla beraber izleyebileceğiniz harika bir film. İzlerken sizi duygular arasında gezdirecek, bazen ise göz yaşlarınızı tutamayacaksınız.
Rumeysa Güner