İran Yetimhanesinde Bir Savaş Dramı

Bir dönem filmi olma özelliği gösteren İran Yetimhanesi, insanın duygularını harekete geçiriyor ve içini titretiyor. Ancak izledikçe görüyorsunuz ki çok da uzak olduğumuz olaylar değil, çok da yabancı olduğumuz duygular değil anlatılanlar. Kendi tarihimizde tanık olduğumuz pek çok detaya rastlıyoruz ilerleyen her bir dakika. Ayrıca filmin duyguları harekete geçiren yanı, tarihi değerleri açıklama noktasında çeşitli gelgitler ile dengeliyor ve izleyicinin dikkatini dağıtmıyor. Rahatlıkla aileniz ile birlikte izleyebileceğiniz film, bize çok da uzak olmayan bir dönemi işaret ettiğinden, izlediğinize pişman olmayacağınız bir tarihi yapım. Filmin asıl odak noktası olan çocuklar ise unutulmamalı. Filme ismini veren yetimhane iç acıtan cinsten. Hadi sözü çok uzatmadan biraz filmimizin içeriğine bakalım.

Hikâyeye dair çok da bilgi vermemek gerek elbette ama genel olarak 1917 ile 1920 yılları arasında gerçekleşen İngiliz zulmünü ve bu sırada en büyük hasarı alan çocukları konu ediniyor bu yapım. İngilizler dokunduğu topraklarda kan akıtırken, İran’da da durum çok farklı olmuyor. Milyonlarca insan yaşamını yitiriyor bu dönemde. Tam anlamı ile bir tarihsel kaynak olarak nitelenemese de filmde oldukça önemli tarihsel göndermeler söz konusu. Ülkemizde de benzer bir kurtuluş mücadelesi olan Kurtuluş savaşı yaşanmışken bizim anlamakta çok da zorlanmayacağımız acılar gözler önüne seriliyor. Adı emperyalizmin ile özdeşleşen Rothschild ailesini görmek bile aslında senaryoyu aşağı yukarı anlamak için yeterli. Bugüne kadar dünyanın farklı noktalarında uygulanan taktiğin İran’da da uygulandığı ve aynı acı sonuçları verdiği görülüyor. Adeta bir ortaçağ Avrupası ile aynı kaderi yaşama durumunda bırakılan bu insanlar, filmin belli noktalarında İngilizlere son derece manidar sözler ile ders veriyor. İnsanın içini titreten, tüylerini ürperten bu anlar filmin zirve dakikaları diyebiliriz. Bir de insanların cahilliği, yokluk zamanları, ölümler ve mücadele çerçevesinde yaşanan bu büyük acılar, çocuklar çerçevesinde gözler önüne serilince belki de en çok insana dokunan bu durum oluyor.

Bu tür tarihi yapımların hayata geçirilmesinde en önemli nokta tarihsel araştırmalardır. Hikâyenin doğru bir şekilde aktarılabilmesi, verilmek istenen mesajın doğru bir şekilde verilebilmesi gerekir. İran Yetimhanesinde küçük senaryo boşlukları sezilebilse de genel anlamda başarılı bir çalışmanın ortaya konduğunu görebiliyoruz. Çok fazla tarihi bilgi birikimine sahip olmadan izleyen birinin gözüyle bakılsa dahi İran Yetimhanesi anlatmak istediğini izleyene ulaştırabiliyor. En önemlisi de savaşların insanlara yaşattığı acıları, en çok yara alanların ise her zaman çocuklar olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Her zaman, her tarihi yapımda benzer hikâyeler ile insanların yaşadığı acılar ve özellikle de çocukların yaşadıkları gözler önüne serilir. Bu kez de durum farksız oluyor ve her bir karakterin yaşadıkları ayrıca ilgi çekiyor. Savaşın yanı başında gelişen olaylar ve ilgi çekici bir hikâye sizi bekliyor bu filmde. Tarihin tekerrür etmediği bir gelecek için öncelikle bu tür filmleri genç nesillere izletmemiz gerektiğini unutmayalım.

İran Yetimhanesi, özellikle de İran filmlerine ilgi duyanlar için iyi bir başlangıç olabilir.

Hurie, Yeni Kaynak

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir