Karamsarlıkla dolduğumuz şu günlerde ileriye doğru umutla bakmak galiba yapılabilecek tek şey.
Her şeye karşı sabırlı olmak da dünyaya tahammül edebilmenin tek yolu.
Film izleyecek halde değiliz, ama bugün yıllar önce izlediğim bu filme tekrar rastlayınca birden kendimi izlerken buldum ve ne kadar tuhaf bir dünyada yaşadığımızı birkez daha anladım.
İmtihandayız ve herkesinki farklı farklı.
İranlı ünlü Yönetmen Mecid Mecidi bu filmde bizi öyle bir çocukla tanıştırıyor ki, gören görmeyenlerden olduğumuzu bize bir kez daha anlatıyor.
Cennetin Rengi Filminin Konusu:
Gözleri görmeyen küçük Muhammed annesiz kaldıktan sonra babası tarafından sadece körlerin gittiği yatılı bir okula gönderilir. Sadece yaz tatilinde köyüne ve orada yaşayan, kendisini çok çok seven ninesi ve iki tatli kız kardeşine kavuşur. Baba, oğlunun gözlerinin görmeyişinden utanır, hatta yeni bir evlilik yapmak ister ama Muhammed’in, yeni eşi için sorun olacağını bildiğinden ondan kurtulmayı bile düşünür. Rabbimin onunla ilgli planlarından bihaberdir tabi.
Küçük Muhammedin doğayla iletişimi şiir gibiydi adeta. Dünyanın renklerini göremeyen Muhammed, gören elleriyle Cennetin renklerini tanıyanlardan oldu. Basit kamera çekimleriyle mükemmel görüntüler elde edilmiş, belki de oyuncululukların kusursuz oluşunun da etkisi olmuştur.
Muhammed rolündeki Muhsin Ramazani’nin gerçek hayatta da gözleri görmüyormuş, umarım karakteri de filmdekiyle uyuşuyordur.
İran Sinemasının en iyilerinden olan bu film mutlaka izlenmeli. Hayata dair birçok şey öğreneceğiniz kesin.
Arzu Akay