Dünya sinemasında tartışılmayacak derecede önemli bir yeri olan ve ürettiği eserler ile her zaman ses getiren İran sinemasının en yeni örneklerinden biri olan İran Yetimhanesi, hem bir dönem filmi olması hem de izleyiciyi kendine bağlayan bir yapıya sahip olması sebebi ile unutulmaz filmleriniz arasına girmeye aday…
Film, 27 Ekim 2016’da vizyona girmiş olmasına rağmen henüz 2 yıl içerisinde IMDb’de 6,7 puana ulaşmış ve birçok kişi filmi sevilenlerine eklemiş. Filmin başlıca İranlı oyuncuları Baharek Salehniya, Aliram Nurai ve Ferruh Nimeti iken yabancı oyuncular Tommie Grabiec ve Paul Dewdney de filmde rol alan isimler arasında…
Birinci Dünya Savaşı’nın korkutucu, buhranlı ve karanlık yıllarında geçiyor İran Yetimhanesi… Seneler 1917 – 1920 arası… İran ile İngiltere savaşıyor ve her zaman her yerde olduğu gibi savaşın en büyük mağdurları yine çocuklar… Film, bu karanlık ve korkutucu dönemde Ebu’l Fazl isimli bir adamın bir yetimhane açma öyküsünü konu alsa da, izleyici alt metinlerde hep emperyalist düşüncenin tarih boyunca insanları düşürdüğü o kötü ve aşağılık hali ve bu düşünceye karşı yapılan şanlı direnişleri görüyor.
“Bir savaşın içerisinde nasıl yaşanır ve yeni hayatlar nasıl kurulur?”, “Kurulmaya çalışılan bu yeni hayatlar nasıl korunur?” ve “Her şeye rağmen insan yüreğinde umudu nasıl muhafaza eder?” sorularına bir cevap niteliğinde olan İran Yetimhanesi, kendine has dokusu ile izleyiciyi daha ilk dakikalarından itibaren kendisine çekmeyi başarıyor. Ayrıca bunu yaparken kullandığı coşkun anlatım dili ve sunduğu görsellik de izleyicinin hikayeyi daha derinden hissetmesindeki en büyük etkenlerden…
Film, izleyicisine çocukları merkeze alarak çarpıcı ve eleştirel bir savaş anlatımı sunuyor. Çocukların dünyasından, onların gözünden ve onların hayal gücünden hareketle, yaşanan bir savaşın yine çocuklar üzerindeki etkileri ve kendini çocukların geleceğine vakfetmiş bir insanın fedakârlıkları üzerinden bir anlatım benimseyen film, bir yandan da Birinci Dünya Savaşı esnasında İngilizlerin İran’da sebep olduğu yokluk, açlık ve kıtlığın korkunç yüzünü gözler önüne seriyor. Birinci Dünya Savaşı’nda İran’da 9 milyon insanın ölümü ile sonuçlanan bu kıtlık ve yokluğun ardında bıraktığı derin izler ve unutulmayan acılar İran Yetimhanesi ile bir kez daha gözler önüne seriliyor…
Sunduğu gerçeklikler ve içtenlik ile İran Yetimhanesi, unutulmazlar arasındaki yerini almaya hazır olsa da eksiklikleri yok değil. Yönetmenliğini adını daha önce Savaşın Çocukları, Boş Eller ve Altın Sahipleri filmlerinden de hatırlayacağımız Ebul Kasım Talibi’nin yaptığı İran Yetimhanesi, bir dönem filmi olmasına rağmen, geçtiği tarihin dokusunu izleyiciye hissettirmek konusunda biraz eksik kalıyor…
Ancak yine de bu film için ayrılan bütçe için, filmin sahip olduğu derin mesajlar ve anlattığı hikayenin orijinalliği için, filmin sorgulayıcı yapısı için ve en önemlisi de İran sinemasının çarpıcı eleştirilerinden birine sahip olduğu için İran Yetimhanesi kesinlikle izlemeniz gereken filmlerin başında geliyor.
Şahsi kanaatim, bazı filmlerin onlara ayrılan bütçeler için, bazı filmlerin sadece yönetmenleri bazılarının sadece oyuncuları için, bazı filmlerin ise işlediği konular için izlendiği yönündedir. Ancak İran Yetimhanesi’ni izlerken bu filmin hangi kategoride yer alacağına bir türlü karar veremedim. Oyunculuklar beklediğimden iyi, bütçe beklediğimden fazla, yönetmen ise deneyimli bir yönetmen… İşlenen konu da böylesine orijinal bir konu olunca, İran Yetimhanesi, benim bu kategorilerin dışında kalan ancak yine de kesinlikle izlenmesi gereken filmlerden oldu…
Eğer mutlaka bir gerekçe belirtmem gerekirse, Birinci Dünya Savaşı’nın o buhranlı günlerine tanıklık etmek istiyorsanız, İran Yetimhanesi’ni açıp arkanıza yaslanmanız yeterli olacaktır…
Şimdiden keyifli seyirler…
Candide, Yeni Kaynak