Bulutlarda Bir Ev 2014’te yayınlanmış, 80lerde İran-Irak Savaşının olduğu zamanlarda geçen bir İran filmidir. Filmde iki yakın arkadaş Mesut ve Emir’in başından geçenlerin hikayesi anlatılmaktadır. Bu iki arkadaş kapı kapı dolaşıp, ev sahibinin oğlunun arkadaşları olduklarını ve ona bir emanet göndereceklerini söylerler. Emanet de bir miktar paradır. Parayı ilk aldıkları evden mahalledeki diğer cepheye gitmişleri öğrenirler; fakat ev sahibi bir şeyler getirmek için eve girdiğinde kapıda cepheden gelen oğulları vardır. Mesut ve Emir’i içeri buyur ederler. O sırada iki arkadaş kaçarlar ve öğrendikleri diğer evlere de giderler. Bir sonraki kapıyı bebekli bir kadın açar ve paraları kalmadığını söyler. Evdeki diğer iki çocuk da kumbaralarını kırarak onlara parayı verirler. Yollarına devam eden ikili onları gören çocuğun onları yakalamasından korkarlar. Tabi ki yine de kapıları çalıp para istemeye devam ederler. Yolda az önce evde gördükleri çocukların elinde kumbara görüp, dolu olup olmadığını sorarlar. Küçük olan ağzından kaçırıp az önce onlara verdiğini söyler. İki arkadaş duruma üzülürler ve o evden aldıkları parayı geri götürürler. Son çaldıkları kapıyı 5-6 yaşlarındaki Meryem Sadat açar ve babaannesini çağırır. Filmin devamı evde para olmadığı için dünüründen para istemeye çarşıdaki dükkâna giden babaannenin dönüşünü beklemekle ve o sırada iki arkadaş ve Meryem’in diyaloglarıyla geçer. Bulutlarda Bir Ev filmi, babaannenin geri gelip iki arkadaşı yolcu etmesiyle son bulur.
Bulutlarda Bir Ev filmi, filmin ilk sahnesinden son sahnesine kadar kullanılan çekim tekniği ile izleyici filmin içine alıyor. Mesut ve Emir’in psikolojik durumları ve bunu ifadeleri çok başarılı bir şekilde hissettiriliyor. Filmde kullanılan müzikler de sahnelerle çok uyumlu. Yaşanan dramı ve vicdan azaplarını hissederek izliyorsunuz. Meryem Sadat’lı olan sahnelerde ise genelde bir gülümseme oluyor izleyicinin yüzünde. Küçük masum bir çocuğun saf halini gören iki arkadaş ona kıyamıyorlar ve kaçıp gidemiyorlar. Birçok tartışma ve olay geçse de babaanneyi bekliyorlar. Kapı her çaldığında korkan arkadaşlar, bir şekilde her şeyi atlatıyor ve babaanne gelip onları uğurluyor. Filmin sonunda görüyoruz ki, iki arkadaş yollarına devam ediyorlar fakat durumlarından ve insanları kandırmaktan mutlu değiller. Babaannenin oğlunun öldüğünü biliyor olması, filmin sonunda izleyiciye büyük bir ders niteliğinde oluyor. Filmin ilk sahnesinde kirli bir havuzdan toplanan balıklar, filmin sonunda temizlenmiş havuzun içinde yüzmeye devam ediyorlar. Bulutlarda Bir Ev güzel bir çekim ve müzikle son buluyor.
Deli Yüz 2014 yılında vizyona girmiş bir İran filmidir. Film 7 oyundan oluşmaktadır ve her oyunun adı filmdeki karakterlerin isimlerinden oluşur. Film düşen bir adamın satrançta kalenin son hamlelerini anlatmasıyla başlar. Sonrasında hikâye başlar. Piruz adında bir genç sosyal medya ile çok ilgilidir ve bir sürü gruba üyedir. Mesut adlı biri onu da kendinin bulunduğu Annesizler-Babasızlar grubuna almak ister. Buluşup grubun gittiği kafeye giderler orada birkaç kişi ile tanışırlar. Aralarında bağımlı olan Mandana için madde bulmaya koyulurlar. Sonrasında Mesut’un Mandana’nın telefonunu almak için onunla iddiaya girmesi ile hikaye tam olarak başlar. Mandana bir ev gösterir ve oraya girip istediği şeyleri alabileceğini şu an evde kimsenin yaşamadığını söyler. Eğer Mesut bunu yaparsa ona telefonunu verecektir. Mesut eve girer. Evde kimse yoktur. Araba bekleyen diğerleri ise korkuyla Mesut’u beklerler. Sonrasında eve birinin girdiğini görüp Mesut’u ararlar; fakat Mesut oralı olmaz. Adama yakalanır ve kavga ederken telefonu düşürüp kaçar. Sonrasında herkes korkar ve ne yapacaklarını bilemezler. Filmin devamında bu olayın çözümü ve kişilerin olaydaki yerleri bölüm bölüm anlatılmaktadır.
Deli Yüz filmi korku ve dramın bir arada olduğu bir filmdi. Sahnelerin çoğu karanlık veya loş ortamlarda geçiyor. Her bölüm farklı karaktere odaklanması yaşanan olayların farklı açılardan nasıl yaşandığını bize çok güzel anlatmış oluyor. Yani olayı ve kişilerin durumlarını tek bir gözden değil hepsinin gözünden izlemek filmi ayrıcalıklı kılıyor. Filmin kurgusu ilk bakışta pek anlaşılmasa da bölümler ilerledikçe taşlar yerine oturuyor. Hep bir sonraki sahneyi merakla bekler şekilde izliyorsunuz ve bu da filmi rahatça izlemenizi sağlıyor. Filmde karakterlerin ayrı ayrı yaşamlarına değinilmesi de hikâyenin bütününü görmemize yardımcı oluyor. Aslında bir oyun ve eğlence olarak başlayan olaylar sonrasında karakterleri korkutan ve köşeye sıkıştıran bir hal alıyor. Senaryosu çok güzel olan Deli Yüz filmi gösterilen ilk sahne ile de son buluyor. Sonuç olarak film aslında bize, olaylar o an ne kadar önemli olursa olsun sonrasında sadece sosyal medyada paylaşılarak zamanla unutulduğunu gösteren etkileyici bir filmdi.
‘Herkes Uyurken’ İran yapımı bir filmdir. 2006 yılında vizyona girmiştir. Filmde Tazi Abad köyünün yaşlı ebesi Selime ninenin hacca gitme öyküsü anlatılmıştır. Gençliğinde bir kez doğum yaptırdıktan sonra artık köyün ebesi olan ve köydeki çocukların hepsini doğurtan ebe Selime olmuştur. O zamanlar Ali ile evleneceklerdir ama Ali’den onu Hacca götüreceğine dair söz alır; fakat Ali’nin ömrü bu sözü tutmaya yetmez. Aradan seneler geçer artık Selime köyün ninesidir. Hac Kurumundan Hacca gideceğine dair yazı gelmiştir. Köydeki herkesle vedalaşır ve yola koyulur; fakat köyde Hacı olmak isteyen Kerim yolda postacıya rastlar ve mektubu okur. Mektupta Selime ninenin tahlillerinden dolayı Mekke’ye gidemeyeceği yazmaktadır. Hemen nineye bunu yetiştirmek isterler. Nine işitme cihazını takmadığı için duymaz. Köyün çocukları ve köydeki herkes bu duruma çok üzülürler; çünkü her ebelik yaptığında para yerine Hac duası isteyen ninenin Allah’ın evine gitmesini istemektedirler. Köy çocukları ninenin iyi görmediğini bu yüzden Mekke’yi tanımayacağını başka bir yere gitse de oraya gitmiş olacağını düşünerek planlar yaparlar. Köyden iki çocuk, köyün delisi dedikleri Nasir ve sevdiği kız Gülnar ile nine yola koyulur. Bunu öğrenen Kerim de peşlerine düşer. Kerim’in Nasir’e kötü şeyler yapacağından korkan üç köylü de onların peşinden giderler. Böylece uzun bir yolculuk başlamıştır. Dağları aşarak Sefa Taşına gitmeye çalışırlar. Yolda birkaç macera yaşarlar. En sonunda nine taşa ellerini sürer ve Allah’ın evine geldiğini düşünür. Aslında herkes oranın Mekke olmadığını bilmektedir; ama her yerin Allah’ın evi olduğunu söyler Selime Nine. Film böyle son bulmaktadır.
Filmde çekimler ve oyuncular o kadar doğal ki, izleyici adeta kendini o köyde yaşayan biri gibi hissediyor. İran kültürünü, köy yaşamını ve köy halkının sosyolojik gözlemini yapabileceğimiz etkileyici bir film. Özellikle çocuk oyuncular o kadar içten ki, onların gözünden köy halkına bakmak mümkün oluyor. Köy halkının İslam dinini ve kültürünü yaşattığı ve İslam’ın kurallarına göre yaşadıklarını görebiliyoruz. Köydeki herkes Hac’ca gitmek istiyor ve Selime Nine’yi çok seviyor. Selime ninenin tek isteği Hacca gitmek olduğu için onun gidemeyeceğini öğrenenler, bunu ondan gizlemeye çalışıyor. Küçük ve herkesin birbirini tanıdığı bir köy olduğu için herkese getireceği hediyeyi, kime ne dua edeceğini biliyor. Köy çocuklarından ikisi ninenin Mekke’yi önceden görmediğini bu sebeple herhangi bir yere götürseler de onun mutlu olacağını düşünüyorlar. Eğer büyüklere söylerlerse olmaz veya günah derler diye sadece Nesir ve nineye bakması için de Gülnar’ı yanlarına alıyorlar. Bu süreçte köylerden dağlardan geçerek gittikleri yollarda manzaralar çokça yer kaplıyor. İran’ın yeşilliklerini, sulak alanlarını görebiliyoruz. Hatta teleferiğe bindikleri bir bölüm bile var.
Sonuç olarak ‘Herkes Uyurken’ filmi izleyiciyi içine alan samimi bir filmdi. Köy halkını gözlemlemek, İran kültüründen bir şeyler yakalamış olmak çok güzel bir deneyimdi. Doğal ve gerçek hayattan bir kesit olduğu için şimdilerde bulamayacağımız güzellikte bir filmdi.
Yeni Kaynak'ın hazırladığı, İran filmleri üzerine kritiklerin yapıldığı açık blog..