Yaklaşık iki hafta önce ”Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi” filmi, beraberinde getirdiği tartışmalar ve eleştirilerle gösterime girdi. İranlı yönetmen Mecid Mecidi’nin senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı, çekimleri yedi yıl süren film, konusu gereği zihinlerde hep Çağrı filmiyle karşılaştırıldı. Çağrı’dan sonra en yüksek bütçeli Muhammed peygamber filmi oldu. Çokça eleştirilen film, dünya genelinde olumlu tepki alsa da mezhep temelli eleştirilerin odağı olmaktan kurtulamadı.
Eleştirilerden biri de Şii kaynaklarından faydalanarak yazılan senaryosuydu. Şii olan bir yönetmenin Şii kaynaklarından faydalanarak film çekmesi kadar doğal ne olabilir ki?
Hz. Muhammed’e ve İslam’a saldırı olarak yorumlayan kesimlerin, filme gitmeyin, izletmeyin çıkışları, niyetlerinin aksine fazlaca reklam etmiş olacak ki gitmeyi düşünmediğim filme ön yargısız gittim ve olumlu olumsuz izlenimlerim oldu.
Eleştirilerin aksine herhangi bir Şii propagandası dikkatimi çekmedi. Ufak tefek detaylar dışında da siyer kaynaklarımıza tezat sahneler yoktu.
Üçlemenin ilki olan film, peygamberimizin 12 yaşına kadar ki hayatını perdeye yansıtmış. Dolayısıyla filmde dedesi Abdulmuttalib’in otoritesi, amcası Ebu Talib’in güçlü karakteri ön plandaydı. Annesi ile olan özlem ve şefkat dolu ilişkisi duygusal dakikalar geçirtirken, süt annesinde yaşadığı yıllar izlenmesi hoş sahnelerdi. Korunup kollanan, herkesin sevdiği, etrafına bereket ve huzur getiren bir Hz. Muhammed tasavvuru vardı.
Film müzikleri ve efektleri çok başarılıydı hatta Holywood kalitesinde bir film izlediğimi düşünüyorum. Uzun olmasını sevmedim fakat propaganda sezmediğim, emeğe saygı gösterilmesi gereken bir eser olmuş. Hz Muhammed’in gençlik yıllarının, eşi Hatice ile evliliğinin, peygamberlik yıllarının diğer filmlerinde nasıl perdeye yansıyacağı ayrıca merak konusu oldu bende.
Genel yorumlara baktığımda takınılan tavır beni üzdü. İnsanlığa sunduğu ilahi mesajı, adalet ve merhamet gibi öğretileri asıl anlamamız gereken şey olması gerekirken, filmde elinin, saçının, bedeninin görünmesi, hakaret sayılıyor. Hz Muhammed eli, yüzü, bedeni, ve duyguları olan bir insandı. Onu önemli kılan şey, Allah Tealanın ifadesiyle, bize en güzel örnek olmasıydı. (”Andolsun ki, sizin için Allah Resulünde güzel bir örnek vardır.” (Ahzap, 21))
Ahlak ilkelerinden yoksun televizyon programları, dini ve ahlaki değerlerimize saygısızlık yapan onca dizi/film bu kadar eleştirilip karşı çıkılmazken, sırf İran yapımı diye genel havası hoş olan bu filmin acımasız eleştirilmesinin, peygamber sevgisinden değil, mezhep taassubundan olduğu kanaatindeyim.
Yönetmen, batıda oluşan İslamafobi’yi yıkmak, doğru İslamı ve Muhammed’i tanıtmak niyetiyle film çekmeye karar verdiğini söylüyor.
Eğer ortaya konulan bir eseri beğenmiyorsak onun daha iyisinin yaparak cevap vermemiz gerekir. Neden Türk sinemasında bu kalitede bir Hz. Muhammed filmi çekilmedi, çekilmiyor? İslamafobi ile mücadele için sinema çok önemli yollardan birisi. Bizler bu konuda o kadar eksiğiz ki, beğenin ya da beğenmeyin çekilen bu filme yöneltilen bazı eleştiriler bana samimi gelmiyor.
Politik tavırdan sıyrılıp, filme ön yargısız giderek kendi izlenimlerinizi edinmeniz bence en sağlıklı olandır.
Fatma Hatice CIBIL