Etiket arşivi: Melbourne

Melbourne

Melbourne, 2014 yılı İran yapımı bir film. Filmin yönetmeni olan Nima Cavidi’nin kendi yazıp kendi yönettiği ilk uzun metrajlı filmi aynı zamanda. Venedik Film Festivali Eleştirmenler Haftasının açılış filmi olmuş filmimiz.

Film hakkında kısa bilgiler verdikten sonra gelelim filmimize. Bol entrikalı filmlerin ve dizilerin revaçta olduğu bir dönemde bu tarz bir film yazısı yazmak, böyle bir seçim yapmak evet yazmadan önce beni de düşündürdü ama hayatın içinden olan ve insana kendini sorgulatan filmleri sevenlerin dikkatini çekse bile bu yazı adresini bulacak diye düşünüyorum. İran sinemasını bilenler bilir genelde günlük hayatta yaşananlar, her insanın başına gelebilecek olaylar, insan olmanın gereği yapılan seçimleri, kararları sinemaya yansıttığı için izleyenin kendinden bir şeyler bulduğu filmler oluyor.

Filmimizin baş kahramanları Emir Ali ve Sara genç evli bir çiftir. Eğitim almak için Melbourne’e gideceklerdir. Ev toplanmış, konu komşu ve akrabalarla vedalaşılmış ve bavullar toplanmış uçak saatlerini bekliyorlardır. Onlar yeni bir ülke ve yeni bir kültürde yaşamanın heyecanını duyarken beklemedikleri bir şey olur ve her şey alt üst olur. Saatler sonra başka bir ülkede yaşama hayali kurarken, yaşadıkları olay onları kalmakla gitmek arasında yani vicdanları ve akılları arasında bir karar vermek zorunda bırakır. Peki bu olay nedir? (Tabii ki cevabı filmde saklı)

Bir apartman dairesinde yani tek bir mekanda geçiyor film. Ama sıkılmadığınız ve sizi her an merakta bırakan bir işleyişi var. Filmin sonunda ve filmin içinde hep o soruyu soruyorsunuz ”Ben olsam ne yapardım?”. Kimsenin olmak istemeyeceği bir olayın içinde kalmak ve bir seçim yapmak düşününce zor gerçekten, filmi izlemeyenler için şu an için anlaşılmasa da. İzlemenizi tavsiye ediyorum ve diyorum ki entrikalardan sıkılıp hayatın gerçekliğiyle paralel filmler arayanlar bu film tam sizlik.

Mutlu, HayaleTurk

Melbourne [2014]

Hani bir söz vardır; kul kurar kader gülermiş, diye. İran sinemasının değerli örneklerinden biri olan Melbourne filmi işte tam olarak bu sözün beyaz perdeye aktarılmış hali olarak karşımıza çıkıyor. İran sinemasında dram türündeki sayısız, etkileyici ve başarılı film örnekleri ile karşılaşmamız mümkün ancak Melbourne filmi İran sinemasına adete yeni bir soluk kazandırarak dram ve gerilim türlerini bir arada izleyiciye çok başarılı bir şekilde sunuyor. Üstelik Melbourne filmi yalnızca İran sınırlarında kalmayıp 2014 Venedik Film Festivali Eleştirmenler Haftası’nın açılış filmi olarak gösterilmiş ve bir çok festivalden ödülle dönerek, büyük övgü toplamış bir film.

Melbourne akış ve kurgu olarak çok basit gibi görünsede, izleyicinin bir dakika olsun filmden kopamadığı çok başarılı ve gerilim yüklü bir durum filmi. İzleyici filmin tüm yalınlığına rağmen, izlerken derin hayal kırıklıkları, yıkılan hayaller, zorlu ilişkiler ve sorular ile karşılaşıyor. Hatta çoğu zaman neyin doğru neyin yanlış olduğu bile birbirine karışıyor.

Yönetmen Nima Cavidi’nin ilk uzun metrajlı filmi olan Melbourne, hayalleri ve kaderleri arasında kalmış Sara ve Emir çiftinin hayatlarının kısacık ama belki de en önemli anlarına şahit ediyor bizi. Sara ve Emir sevdiklerini geride bırakma pahasına, hayallerinin peşinden koşarak, üniversite öğrenimi görmek için İran’dan ayrılarak Avusturalya’nın Melbourne şehrine doğru yola çıkmaya hazırlanıyorlar. Onlar heyecanla ve telaşla taşınma hazırlıkları yaparken ve uçaklarının kalkmasına bir kaç saat kalmışken, bizde onların bu tatlı telaşesine ortak oluyor, hayallerini paylaşıyoruz.

Hayatta bütün başımıza gelen felaketler hiç beklemediğimiz anda, birden bire oluverir ve bizi savunmasız yakalar ya, işte Sara ve Emir için de o anda o evin içinde başlarına gelen talihsiz bir olaydan dolayı herşey tam tersine dönüyor ve adeta kabus dolu saatler başlıyor. Çok zor bir sınav bu ikisi için de. Bir tarafta vicdanları bir tarafta hayalleri…İzleyici olarak bizim de sorgulamalarımız o olaydan sonra başlıyor, sürekli alacakları kararları merak ediyor, çalan her telefon ve kapı zili ile irkilmeye başlıyoruz. Melbourne filmi öyle doğal ve gerçek ki, zaman zaman film olduğunu bile unutturuyor bize. Hayatta herkesin başına hiç beklemediği bir kötü olay gelmiştir çünkü. Herkesin hayalleri illaki bir zaman yıkılmıştır başına. O anlarda aldığımız kararlar ise kaderimize yön verir artık. Doğru olandan yana olmak, vicdanlı davranıp gerekirse hayallerimizden vazgeçebilmek mi? Yoksa hayatımız boyunca içimizde yük olarak taşıyacağımızı, vicdan azabı çekeceğimizi bile bile, bencilce yanlış olduğunu bile bile hayallerimizin peşinden koşmak mı? İşte bu sorular arasında gidip geliyor durmadan Sara ve Emir’de…Film yalnızca onların hissettiklerini aktarıyor bize, bu doğru, bu yanlış demiyor.

Bir çiftin başlarına gelen bir felaket karşısında zaman zaman nasıl çatıştığını ama yine de nasıl birbirlerine saygı ile kenetlenebildiklerini gösteriyor.

Filmi izledikten sonra sizde kendinize dürüst olun ve cevaplayın bakalım;

Siz olsaydınız ne yapardınız?

Melbourne – İran Filmi

melbourne

Melbourne, 2014 yılı İran yapımı bir filmdir. Filmin oyuncu kadrosunda, Peyman Muadi, Nigar Cevahiriyan, Şirin Yezdanbahş, Mani Hakiki ve İlham Kurda yer alıyor. IMDB puanı 6,8 olan filmin senaryosunu yazan ve aynı zamanda yönetmen koltuğunda oturan isim ise Nima Cavidi, Melbourne’un kendisinin ilk uzun metrajlı filmi olması da filmin dikkat çeken özelliklerinden bir tanesi.

Nima Cavidi’nin yazıp yönettiği İran sinemasına ait bu filmde, öğrenimlerini devam ettirmek üzere Avustralya’nın Melbourne şehrine gidecek olan genç bir çiftin hayatı anlatılıyor. Öyle ki, eşyalar toplanmış, valizler hazırlanmış, eş, dost, akraba ile görüşülmüş. Gitmek için sadece uçak saatinin gelmesine ihtiyaç var. Fakat hayatın her alanında olduğu gibi, burada da bazen planlar dâhilinde olmayan, ani ve çarpıcı gelişmeler yaşanıyor ve bu genç çiftin, yeni bir ülkede yeni bir hayata başlama heyecanı yerini birden korku, endişe ve paniğe bırakıyor.

Dilerseniz şimdi, filmin künyesine bir göz atalım.
• Yönetmen: Nima Cavidi
• Oyuncular: Peyman Muadi, Nigar Cevahiriyan, Şirin Yezdanbahş, Mani Hakiki, İlham Kurda
• Tür: Dram
• Yapım Yılı: 2014
• Senaryo: Nima Cavidi
• Ülkesi: İran İslam Cumhuriyeti
• Süre: 87 Dakika
• Orijinal İsim: Melbourne

“Kader, insanın elinde mi şekil alır yoksa önceden yazılmış ve yaşanmayı mı beklemektedir?” Melbourne, bize bunun cevabını çok güzel ve etkileyici bir şekilde veren bir film. Genç bir çift, eğitim için dünyanın öbür ucuna gitmek için tüm hazırlıklarını yapmış, ev sahipleriyle konuşup anlaşmışlar. Eşyalar toplanıp, satılıyor. Çünkü planları Melbourne’de 3-4 sene kalma niyetindeler, gelince belki de yeni bir evde yeni eşyalarla yaşamlarını devam ettirecekler. Emir Ali ve Sara. Genç çift, valizlerini hazırlamış, tanıdıklarıyla son görüşmelerini yapıyor, helalleşiyorlar. Ancak, öyle gelişmeler oluyor ki, değil Melbourne hayallerinin suya düşmesi, yüreklerinde onulmaz bir yaranın açılması ve ömürleri boyunca duyacakları bir vicdan azabı edinmeleri kaçınılmaz oluyor.

Filmde İran’daki sosyal yaşantının nasıl işlediği, karı – koca arasındaki ilişkinin düzeyi, komşuluk ve akrabalık ilişkilerinin yanı sıra, arkadaşlık ilişkileri de iyi bir şekilde yansıtılıyor. Hayat, olduğu gibi devam ederken, ortaya çıkan bazı olumsuzlukları çözmeye çalışan Emir Ali ve Sara çiftinin kendileriyle sürekli çatışmaları da filmin can alıcı sahnelerini oluşturuyor.

Filmin başında kulaklarınıza misafir olan bir küçük sözün, sonlarına doğru karşılık bulması filmdeki bütünlüğün korunması açısından çok büyük önem arz ediyor. Özellikle yönetmen Nima Cavidi’nin ilk filmi olması bu tür konularda dikkatli olan sinemaseverleri de filmi daha dikkatli izlemeye sevk edecektir.

Melbourne filminin, bütünüyle bir ev içerisinde geçmesi daha önceden örnekleriyle karşılaştığımız bir tekniktir. Emir Ali ve Sara’nın aslında aynı şeyleri düşünürken tartışmaları ise çiftler arasındaki ilişkinin dış etkenlerin tesiriyle nasıl şekil alabildiği ve erkeğin stres, korku altında nasıl kapsayıcı, sorumluluk alıcı ve sakinleştirici tutumlar izlemeye çalıştığının da bir göstergesi.

Emir Ali ve Sara çiftinin başlarına gelen felaketten nasıl sıyrılmaya çalıştıkları ve bu süreç içerisinde kendileriyle, birbirleriyle ve diğer insanlarla nasıl çatışmalar yaşadıkları, sinir krizleri, sakinleşme çabaları ve tüm hayallerinin başlarına yıkılması endişesi ile bir çıkış yolu aradıkları Melbourne filmi, henüz bir “ilk film” olmasının da getirdiği tolerans ile fazlasıyla iyi… Bu türün izleyicisi için, güzel bir örnek teşkil etmekte ve dikkat çekmektedir.

Başlarına ne gelirse gelsin, kavga edip, tartışsalar dahi, birbirlerine olan sevgileri ve saygılarından ödün vermeyen bir çiftin, bir felaketle olan mücadelesini heyecanla izleyeceğinizi düşünüyoruz. Ayrıca, Emir Ali’nin yer yer karısı Sara’ya aşkla “Saracan” diye seslenişi de içinizi ısıtacak.

Keyifli seyirler…

Candide

Melbourne (2014)

Doğrularla mutluluğa ulaşabilmek mümkün iken insan neden yalanlardan koza örer etrafına? Bu yalanların sizi daha zor duruma sokacağını bile bile üstelik. Yalanlar doğrulardan daha mı kolaydır, belki daha eğlenceli, belki de insanoğlu kendine acı çektirmekten hoşlanıyordur.

İyiliği sadece kendimiz için mi dilemeliyiz herkes için mi? İyi olduğunu düşündüğümüz benliğimiz herhangi bir kötülük karşısında ne yapardı? Kendimizi mi aklardık yoksa doğru olanı mı yapardık? Sınanmayan iyilik, iyilik midir? Vicdanımızın sesini dinlemek gerçekten önemli midir yoksa işimize gelmeyen yerlerde vicdan o kadar da önemli değil midir? Çıkarların sesi dünyanın bütün seslerini bastırabilir mi? Gerçekten suçsuz muyuz? Filmi izlerken aklımdan bu düşünceler silsilesi geçti.

Eğitimlerine devam edebilmek için Avusturalya’ya gitmeye çalışan Sara (Nigar Cevahiriyan) ve Emir’in (Peyman Muadi) hikayesi. Kendi halinde duru bir hikaye anlatacak diye düşünürken gerilimi yüksek bir ortama sokuyor izleyenleri. Uçuşlarına saatler kala komşu emaneti bir bebekle işler hiç istemedikleri bir noktaya getiriyor onları.

Birbirimize aslında ne kadar güvenmediğimizi ya da güvenimizin ne kadar kolay kırılabileceğini düşündüm izlerken. Yanlış şeyler konusunda etrafımızı suçlamanın en akılcı yol olduğu yanlışına sıklıkla düştüğümüzü ve iyiliklerin başıma bela açabileceğini unutmamız gerektiğini de tekrar hatırladım.

Nerdeyse bir odada ve iki karakter arasında geçmesine rağmen diyalogları itibariyle seyir zevki yüksek bir film diyebiliriz fakat ilk yarısında akıcılığı ile öne çıkarken ikinci yarısının aynı etkiyi yakalayamadığını düşünüyorum. İzlerken sürekli karakterle empati yaparken buluyorsunuz kendinizi. Diken üstünde izliyorsunuz yani gerilimi o anlamda etkileyici gelecektir.

İran filmlerinin dünyanın her yerinde ilgiyle takip edildiğini biliyorsunuzdur. 2014 yapımı ‘Melbourne‘ Venedik Film Festivali Eleştirmenler Haftasının açılış filmi olarak kendine yer bulmuş. Aynı zamanda yönetmen Nima Cavidi’nin ilk uzun metrajlı filmi olması sebebiyle de dikkatleri çekmektedir.

Semra Savuk, YeniKaynak