Kategori arşivi: Myself

Resim Havuzu

İran filmi; Resim Havuzu

Meryem ve Rıza zihinsel engellidir. Bu sebeple davranışları ve hayatı algılayışları diğer yetişkinlerden farklıdır. Oğulları Süheyl ilkokul çağına gelmiştir ve artık ailesinin diğer yetişkinler gibi olmadığını fark etmektedir. Süheyl, arkadaşlarının ailelerine özenmekte ve ailesinin toplum içerisindeki davranışlarından rahatsız olmaktadır.

Meryem ve Rıza birbirlerine aşk ile bağlıdır. Süheyl’in mutlu olması için de çabalamaktadırlar. Bir gün Süheyl’in okulundan annesine toplantı daveti gelir ve olaylar gelişir. Süheyl ailesini kendisine yakıştıramıyordur ve annesinin okula gelmesinden rahatsız olmuştur. Süheyl kendi ailesini seçmeye karar verir ve 10 yaşındaki bir çocuk için son derece radikal bir adım atacaktır.

Süheyl’in seçimi, vazgeçişi ve kararlı tavrı dikkat çekmektedir. Süheyl özgür iradesi ile seçtiği aileyi zamanla kendi ailesi ile karşılaştırmaya başlar. İnsanın dayatılmış toplum normlarına karşı aciziyeti ve duygusal bağa direnen duruşu muazzam işlenmiştir. Bir diğer taraftan ise uzak durulan anlarda dahi gönül bağı ile ilişki kurulanlardan ayrı kalınamayacağı sıcak ve farkındalık yaratan bir üslup ile anlatılmıştır.

Başrol oyuncuları Nigar Cevahiriyan ve Şahap Hüseyni film boyunca gerçek birer engelli gibi performans sergiliyor.

“İsminin anlamını biliyor musun?
Bir yıldızın adı…
Eğer görebilirsen çok güzel bir yıldızdır.”

Görebilme yetisini yeniden keşfedebilmek için beyaz perdeye taşınmış bir senaryo, her saniyesi izlemeye değer.

Altın ve Bakır

Molla olma yolunda kendini ailesinden ve toplumdan soyutlayan Seyyid ile dokunduğu hayata mutluluk ve hoşgörü tohumlarını serpen Zehra’nın evliliğinin zamanla değişimi konu alınıyor; Altın ve Bakır. Rahatsızlığı sebebi ile ailesinden ve çok sevdiği kocasından vazgeçmeyi göze alan Zehra, zamanla eşi Seyyid’in kendisi için yapabileceklerini görüyor.

Film İslami normların üzerine kurulmuş olsa da inanca farklı boyut getirerek izleyiciyi iyi insan olma, hayatı algılama ve Yaradan’dan ötürü sevmeyi hatırlatıyor. İnanç ve ibadetin bazen durmaksızın okumakla bazen ise tek kelime okuyamayacak hale gelip gönülden inanmaktan geçtiğini betimliyor.

Down sendromlu komşunun mum yakarak dua edişine karşı Molla adayı Seyyid’in tebessümle bakan gözleri de tüm inançlara olan saygıyı naifçe aşılıyor. Yanakları kızartan mahcubiyet ile işlenmiş, zarif bir aşk hikayesi. İzleyiciye verilen tüm mesajlara ek olarak; “Eğer okuduklarınız bizimkiyle aynı ise yırtıp atın kitaplarınızı. Çünkü aşk ilmi, hiçbir kitapta yazmaz.” der. Öylesine iç ürpertir, öylesine kendine aşık eder ki film, defalarca izleme isteği uyandırır.

Hamit Muhammedi’nin muazzam senaryosu, Humayun Esediyan’ın yönetmenliğinde hayata geçmiştir. Film naif dili ile İran sinemasının en önemli eserleri arasında yer alıyor. İzleyiciyi unutulmayacak kadar derin etkileyen bir film.

Ye’s ve Ümit

İran filmi; Her Gece Yalnızlık

Atiye daha önce babasının vefatına sebep olan hastalığa yakalanmıştır ve ameliyat olmayı reddeder. Atiye’nin eşi Hamit onu tekrar hayata bağlayabilmek için umut dolu yaklaşır ve Atiye’yi ameliyat olmaya ikna etmeye çalışmaktadır. Kadın ölümden korkmasına rağmen kendisini sessizce ölüme terk eder ve bu süreçte eşini kendisinden uzaklaştırmaya çalışmaktadır.

Hamit, Atiye’ye olan aşkından hiçbir şey kaybetmemiştir. Kadının yalnızlaşan ve vazgeçmiş tavırları Hamit’i çok etkilemekte; ancak adam eşine içinde bulunduğu durumu yansıtmamaktadır. Atiye’nin yeniden hayata tutunmak için bir sebebe ihtiyacı vardır. Bir gün ansızın ufak bir mucize ile karşılaşır. Atiye, yaşadığı mucize ile içindeki tüm insani duyguların harekete geçtiğine tanık olur. Kaybetmekten ve kendi içinde kaybolmaktan korktuğunun farkına varan kadın teslim olmak ile mücadele etmek arasındaki ayrıma gelmiştir. Artık Atiye için karar verme zamanıdır.

İran sinemasının kendine özgü dili ile anlatılan filmde İslami öğeler dikkat çekiyor. Filmin temeli inancını ve kendini kaybetmiş bir kadın üzerine kurulmuş olsa da yaşanan farklı hayatlara ilişkin sorgulayıcı tavır da dikkat çekiyor. Yaşamı sorgulayan, felsefesi olan filmlerden keyif alanlar için başarılı bir yapıt. Güven kavramına ilişkin birbirinden farklı çok sayıda duruma tanıklık edebilecek, filmde kendinizi bulabileceğiniz repliklere kulak verebileceksiniz. Leyla Hatemi ve Hamit Behdad muazzam oyunculukları ile dikkat çekiyor. Umut yorulabilir ama yanınızdakiler size sizden fazla inanıyorlarsa; yola yorgun da devam edilebilir. Çeşitli sebeplerle kendini ya da inancını kaybetmiş bireyler için hem sorgulatıcı hem de tedavi edici nitelikte bir film.

Senin Dünyanda Saat Kaç?

Anlık bir karar ile Fransa’dan Tahran’a dönen Guli kendi hayatına yabancılaştığını fark eder. Onu İran’a çağıran geçmişten gelen bir fotoğraf ve ufak bir nottur. Guli ülkesine döndüğünde onu şehrine bağlayan aile bireylerini çoktan kaybetmiştir fakat çocukluğu hala onu beklemektedir.

Ferhat, ilkokul yıllarından beri Guli’ye aşıktır. Öyle ki adam yarı meczup yarı akıllı olarak hayatına devam etmektedir. Ferhat’ın romantik hayalleri, beklentileri ve çocukluğundan biriktirdiği anıları vardır. Guli, hiç hatırlamadığı bu adamdan çocukluğunu dinler; yıllarca Paris’te yaşamış birisi için geçmişi, hayatı ve çocukluğu ile yüzleşmek hem cezbedici hem de korkutucudur. Guli hiç hatırlamadığı anılarını adeta bir hikaye gibi dinler. Tanımadığı biri tarafından kendisine dair her şeyin biliniyor olması Guli’yi rahatsız etmiş olsa da Ferhat’tan bir türlü uzaklaşamamaktadır. Aşkın meczup, sabırlı, masum ve çocuksu halleri ile birbir karşılaşma olanağı tanır Ferhat’ın alışıla gelmişin dışında kalan tavırları.

Guli, Paris’e gelen not ve fotoğrafın göndericisini aramakta ve hikayesini merak etmektedir. Fotoğrafın altından çıkan hikaye ile hem varoluşunu hem de aşkı yeniden sorgulamayı öğrenecektir. Ülkesine dönmesi ile beraber ailesinin izlerini, çocukluğunu ve kendini yeniden bulan Guli için Paris yavaş yavaş cazibesini yitirmektedir. Kimse tarafından tanınmadığı Fransa mı, 20 yıl sonra ani bir karar ile döndüğü, herkes tarafından tanındığı ve anılar ile karşılandığı İran mı; diye düşünmeye başlamıştır bile. 20 yıl boyunca yaşadıkları ve öncesinde olanları öğrenmesi ile karar vermek oldukça güçleşecektir. Guli, seneler sonra gerçekleştirdiği bu seyahatte başka bir Guli ve başka bir hayatla tanışacaktır. Daha önce hiç duymadığı fazlasıyla teslimiyetçi, romantik ve hatta delice bulacağı aşk hikayelerine tanıklık edecektir. Yönetmen Variş yağmurunun sesi ile izleyiciye filmin içinde duygusal geçişler vadediyor.

Senin Dünyanda Saat Kaç?” farklı coğrafyalarda yetişip başkalaşmış hayatların çocukluk evresinde atılan temeller ile özünde ayrışma ve birleşmelerini kendi üslubu ile usulca fısıldıyor. İran sinemasının başarılı örneklerinden birini izlemek, hayatın ve aşkın bambaşka algılarına tanıklık etmek için eşsiz bir örnek. “Bir başkasının gözünden kendini dinlemek keyifli mi yoksa ürkütücü mü?” karar izleyicinin.

myself