Etiket arşivi: Deli Yüz

Deli Yüz – İran Filmi Eleştirisi

Birbirinden farklı ve çoğu zaman sıradışı yapıtlarla tanıdığımız İran sinemasının yeni ve etkileyici örneklerinden biri olan Deli Yüz (orijinal adıyla Rokhe Divaneh) çarpıcı senaryosu ve kendine hayran bırakan olay örgüsü ile İran sineması severleri bir kez daha haklı çıkaracak bir film niteliğinde…

11 Mart 2015’te vizyona giren Rokhe Divaneh’i Türkçeye Deli Yüz olarak çevirsek de film çevirisinin aslı “Deli Kale” olarak da çevrilebilir. Bu da filmin dayandığı temel fikre bir atıf yaparak insan hayatının bir satranç oyunuyla karşılaştırılması ve yeri geldiğinde bazı insanların satranç oyununda galibiyet için kendini feda eden bir kale gibi davranmasıdır.

Senaryosunu Abolhassan Davoodi ve Mohammad Reza Gohari’nin yazdığı filmin yönetmen koltuğunda da senaristlerden Abolhassan Davoodi oturmaktadır. Hem usta oyuncuları hem de genç yetenekleri bünyesinde barındıran zengin bir kadroya sahip olan Deli Yüz’de Mandana rolüne Tannaz Tabatabayi, Kaveh rolüne Saber Abar, Mesud rolüne Saed Soheili, Gazel rolüne Nazanin Bayati, Piruz rolüne Amir Jadidi, Şukufe rolüne ise Sahar Hashemi can vermektedir.

İran sinemasının usta oyuncularından Bijan Emkanian’ı Gazel’in babası Müştak Bey, Gohar Kheirandish’i ise Mandala’nın annesi olarak görmek de filmi zengin kılan detaylardandır.

Tüm çekimleri İran’ın başkenti Tahran’da yapılan Rokhe Divaneh, 6,9’luk iMDb notuyla şimdiden en çok beğenilen İran filmleri arasında girmiştir.

“Modern dünya” dediğimizde aklımızda oluşan kavramları bir düşünün. Sosyal medya, kısa süreli ve derinliksiz arkadaşlıklar, ahlakdışı heyecanlar ve bu heyecanlardan duyulan zevkler, zayıflamış aile ilişkileri, bağımlılıklar ve daha nicesi… Rokhe Divaneh, tüm bu kavramlara bakılması en zor olan pencerelerden birinden, İran’ın gözünden bakıyor…

Beklenmedik ve alışılmışın dışında bir kurgu, kaliteli bir alt metin ve sürprizlerle dolu bir olay örgüsü barındıran Rokhe Divaneh, Facebook üzerinde “Annesizler ve Babasızlar” , “Annesi Bırakıp Gidenler” , “Yalnız ve Kimsesizler” gibi kendilerini tanımlayan ve kendileri gibi olanlarla tanışmak amacıyla kurulan gruplarda tanışan ve düzenlenen gizli partilerde arkadaş olan gençlerin hikayesi…

Bu gruplardan birinde tanışarak samimi olan Mesud ve Piruz’un uyuşan fikirleri ve dünya düşünceleri onları daha da yakınlaştırır ve birlikte bir partiye giderler. Bu iki arkadaş, parti sonrası kendisi henüz küçükken annesinden ayrı düşen Gazel, Gazel’in çiçeği burnunda eşi Kaveh, ailesini trafik kazasında kaybetmiş Şukufe ve uyuşturucu bağımlısı Mandana ile geceyi devam ettirirler. Edilen sohbetlerden, yiyilen yemeklerden ve ısınan arkadaş ortamından sonra Mandana, macerasever ve alaycı yönüyle herkesi lüks bir evin önüne götürür ve burada Mesud’a reddetmesi mümkün olmayan bir teklifte bulunur. Teklif gayet açıktır: “Eğer cesursan bu eve gir ve içerideki tüm değerli eşyalara sahip ol. Korkma, bu bir arkadaşımın evi ve kendisi ailesiyle birlikte şuan tatilde, ev boş. Seçim senin.” Ayrıca Mesud eğer eve girerse, çıkışında sahip olduğu değerli eşyaların yanı sıra Mandala’nın telefonuna da sahip olacaktır. Gecenin başından beri gözlerini Mandala’dan alamayan Mesud, birden bire kendini karanlık evin merdivenlerinden yukarı çıkarken bulur.

İşte filmin kırılma anı da burasıdır. Eve orada bulunan kimsenin tanımadığı biri gelir. Mesud tüm aramalara ve ikazlara rağmen evi terk etmez, kısa bir süre sonra çıktığında ise üstü başı yırtık, terlemiş ve korkmuştur. Adamla karşılaşmış, boğuşmuş ve galiba öldürmüştür. Üstelik bunlarla kalmamış, telefonu da evde düşürmüştür…

Bu dakikadan itibaren her kafadan bir ses, her sesten bir fikir çıkar… Gerilen ortamda Mesud ve Piruz, kendilerinin hatalı olmadıklarını söyleyerek çekip giderler. Şukufe de geç olduğunu söyleyip taksiyle oradan ayrılır. Geride kalan Kaveh, Gazel ve Mandala’yı ise yeni bir sorun, polis kontrolü beklemektedir…

Aynı zamanda Mandala’nın Mesud tarafından içeride unutulan telefonu da bu olasu cinayetin failleri ve tanıkları arasında bir köprü görevi görecektir…

Filmin bu kısmından itibaren kendimizi filmin senaristlerinden de olan yönetmen Abolhassan Davoodi’nin büyülü dünyasında buluruz… Film, satrança benzer şekilde hamlelerle süregelen yedi oyuna ayrılır… Bu oyunların her biri olaya orada bulunan her farklı birinin gözünden oynanmaktadır. Bir gece yarısı talihsizliğiyle yolları kesişen bu insanlardan Gazel’in annesiyle neden ayrı kaldığını, Mandala’nın neden uyuşturucu bağımlısı olduğunu, Mesud ve Piruz’un iç dünyasını, Şukufe’nin şaşırtıcı hikayesini ve Kaveh’in bildiği sırların perde arkasını öğreniriz.

Ancak ne her şey öğrendiğimiz gibidir ne de final tahmin ettiğimiz gibi…

Rokhe Divaneh, eşine az rastlanır bir olay örgüsüyle birbirine bağlanmış bu çarpık hayatların dayandığı temel değerleri, modernitenin etkisinde kalan insanların hayatlarını yeniden kurma amaçlarını ve tüm bunların yanında menfaate, erdeme ve mertliğe dayanan insan ilişkilerini derinlemesine incelemekte, buradan çıkardığı fikirlerle de bize harika bir seyir zevki yaşatmaktadır…

Şimdiden iyi seyirler…

Candide

Rokhe Divaneh

2014 İran yapımı olan Deli Yüz, İran Sinemasında pek de eşi benzeri bulunamayacak cinsten sürükleyici bir film. Aslında filmimizi sadece dram kategorisinde değerlendirmek haksızlık olacaktır. Nitekim dramın yanı sıra gerilim ve kurgunun da yeri yadsınamaz ölçüde.

Deli Yüz’ün ilk sahnesinde yine ana karakterimiz Piruz’un hayatı hakkında bazı bilgiler alıyoruz. Piruz vaktinin çoğunu ortak noktaları olan insanları birleştiren chat ve viber gruplarında geçirir. Bu grupların toplantılarından pek haz almasa da katılma fırsatı yakalar ve arkadaşta edinir. Buradan tanıştığı arkadaşlardan biri olan Mesut, Piruz’u anne veya babası olmayan ya da her ikisi de olmayan insanların bulunduğu gruba dahil etmek ister. Karakterimiz pek istekli olmasa da arkadaşının teklifini kabul eder ve grup toplantısına katılırlar. Toplantıda filmimizin 6 ana karakteri bir araya gelir ve hikayemiz burada hareketlenir.

Diğer karakterlerimizden de bahsetmeden geçmeyelim. -Zira filmimiz 7 oyundan oluşuyor ve bu 7 oyunun 6’sı 6 karakterimizin bakış açılarından meydana geliyor. Esasında filmin asıl heyecan verici kısmı buralar çünkü aynı olay farklı gözlerden anlatılıyor ve bu da filmimize farklı bir anlam katıyor.- Kaveh yine bu sosyal medya gruplarından Mesut’un arkadaşı, Gazel ise Kaveh’ in çiçeği burnunda karısı. Son iki karakterimiz de Mandana ve Şukufe. Mandana zengin, madde bağımlısı ve biraz da sert bir tipleme, Şukufe ise anne veya babası olmayan çocuklar için komisyon kurmak adına kendini çalışmalara adamış hırslı denebilecek biraz da kurnaz bir karakterimiz.

Piruz’ un söylediği bir cümle bizlere ilk bakışta biraz anlamsız gelse de filmi bitirdikten sonra aslında ne kadar anlamlı olduğunu hatırlıyoruz. “arkadaşının tuvalete düşen telefonu kaderini belirlemesi ne kötü.” Grubumuz toplantıdan krize girmek üzere olan Mandana’ ya uyuşturucu almak için ayrılıyorlar ve işte tüm hikayemiz buradan sonra başlıyor. Mesut’ un tanımadığı birinin evine girmesi ve bunun ardından yaşanan olaylar çıkmazı…

Yönetmenimiz Abolhassan Davoodi 7 bölümde de verdiği geri dönüşlerle her bölümde bize ipuçları vermekle kalmayıp gizemi de hat safhaya çıkarıyor. Deli Yüz filmine başlarken ve bitirirken ki duygu durumunuz eminim birbirinden oldukça farklı olacak çünkü İran sinemasında bu tarzda bir filmle karşılaşma olasılığımız oldukça düşük.

Elif Sena

Deli Yüz

Tehlikeli oyunların insanları hangi boyutlara taşıyabileceğini gördüğümüz, gerilim sahneleri ile süslenmiş, sürükleyici bir İran filmidir Deli Yüz. 2015 yapımı, orijinal adı Rokhe Divaneh olan film, çok da alıştığımız İran sineması özelliklerini taşımıyor. Sınırları zorlayan, kurgusu ile insanı büyüleyen bir yanı var. İran sineması için büyük bir değer olduğu ve benzeri başarılı işler için ilk adım olacağı kesin. Merak edenler için çok da detay vermeden filmin genelinden söz edecek olursak, her şey internet dünyasında başlar. İnternet bir sosyalleşme aracı olarak görülür, aynı zamanda belki de ortak noktalara sahip olan insanları bir araya getirmenin de en iyi yolu olduğu düşünülür. Bu amaçla kurulan sosyal medya gruplarının gerçekleştirdiği buluşmalar ise bir grup genci bir araya getirir. Filmimizin asıl kahramanları da bu tür bir buluşmada bir araya geliyorlar. Sonrasında ise bir kaosun içine sürükleniyor, heyecanı yaşarken izleyiciye de yaşatıyorlar.

Bölümlere ayrılarak karşımıza çıkan Deli Yüz, her kahramanın kendi içinde bir kaosa sahip olduğunu gösteriyor. Çünkü bu gençleri bir araya getiren sosyal medya grubu, annesiz ve babasız gençlerden oluşuyor. Yani bu arkadaşların her biri hem grup arkadaşlarına benzeyen, hem de hiç benzemeyen acılara sahiptir. Belki de yaşadıkları her şey, tam da bu acıların yarattığı duygu durumundan kaynaklanır. Mandana, içinde taşıdığı öfkesi, sahte neşesi ve umursamazlığı ile en çok merak uyandıran karakter olarak karşımıza çıkıyor ve umursamazlığı ile bir oyun başlatıyor. Bu oyunu ise yeni oyunlar takip ediyor. Mesut, Mandana’nın oyununun ana kahramanı ama aynı zamanda olayları farklı boyutlara taşıyan kişi, dolayısıyla da sizi düşünmeye itecek olan kişi. Gazel ve Kaveh mutlu, sorunsuz ve âşık bir çift gibi görünüyor ama her ikisinin de aileleri ile ilgili ciddi sorunları var. Şükufe ise can alıcı noktalarda devreye giren ilginç bir karakter… Her bir bölümün bir karakter üzerine kurulduğu ve her birini yakından tanıma fırsatı bulduğumuz filmin bir de Piruz adında önemli bir karakteri var. Film Piruz ile başlıyor, Piruz ile bitiyor. Kim neyi hak etti, böyle mi olmalıydı, kim nerede hata yaptı diye düşünebilirsiniz ve daha pek çok detay sizi düşünmeye itebilir.

İran filmlerine yeni bir soluk getirdiği şeklinde yorumlanan yapım, aldığı yüksek puanlar ile de dikkatleri çekiyor. Kesinlikle zamanınızı boşa harcamayacağınız, aksine film bittikten sonra da düşünmeye devam edeceğiniz bir hikâye. Oyunların içinde oyunların gizli olduğu, zaman zaman gerilim sahneleri ile birebir sizi filmin bir parçası haline getiren bir film ile karşı karşıyasınız. Eğlenmek üzere bir araya gelen gençlerin eğlencenin ayarını kaçırması, bahislerin olayları getirdiği nokta ve son olarak da ebeveynlerin yaptıkları hataların, çocuklarına nasıl yansıdığı ile ilgili iyi bir kurgu söz konusu. Hikâyede boşluklara rastlamıyor, hatta siz de bu oyunların bir parçası oluyorsunuz. Dolayısıyla Klasik İran yapımı filmlerin dışında bir şeyler izlemek istiyorsanız, doğru yerdesiniz.

Hurie

Deli Yüz Filmi; İran Sinemasında Farklı Açılar

Hayatta kime güvenebiliriz? Ya da en güvenebileceğimiz insanlar tanıdıklarımız mı yoksa hiç tanımadıklarımız mı? Güven, bu hayatta aradığımız ancak bir türlü ulaşamadığımız özellikle günümüz dünyasında kapitalizmin ve teknolojinin aramıza mesafeler koymasıyla bizim daha çok boşluğa düşüren duygumuzdur. Rokhe Divaneh yani Deli Yüz filmi de günümüz dünyasında belki de hiç kimseye güvenemeyeceğimiz gerçeğini yüzümüze bir tokat gibi çarpıyor. Oyun içerisinde oyun…

Sosyal medyanın hayatımıza girmesi bizlere ikinci bir hayatın kapılarını açtı. Aynı anda iki hayat yaşadığımızda yalanlar da peşinde geliyor. İran sinemasından hayatın farklı bir açısını yakalamış nadir örneklerden Deli Yüz, klasik İran sinemasında bulunan dram öğelerinden çok aksiyon ile harmanlanmış belki de İran’ın artık farklı bir yüzünün gösterilmesi gerektiğine kanaat getirmiş bir film olarak karşımızda dimdik duruyor. Son dönem İran sinemasında en yaratıcı senaryo olarak göze çarpan bir yapısı olan Deli Yüz, seyirciyi klasik tabirle koltuklarına çiviliyor.

İran sineması denilince aklımıza ilk gelen sahne, Tahran’ın arka sokaklarında fakirlik içerisinde geçen bir hayatı ya da aile içerisinde var olan karmaşaları olduğu gibi kamerasından geçiren yönetmenlerin bizlere sunduğu; “İşte gerçek İran budur” temsili oluyor. Her ne kadar bizim komşumuz olsa da sinemada ülkemiz seyircisi İran sinemasını Amerikan sineması kadar yakın bulmamaktadır.

Ancak Deli Yüz (Rokhe Divaneh) filmi kesinlikle bu tarz bir film değil. Unutun o aklınızdaki İran filmlerini ve bu filme odaklanın. Sadece Hollywood sinemasında görebileceğimizi düşündüğümüz bir kurguya sahip olan Deli Yüz filmi birçok izleyiciye sıkıcı gelen İran filmlerinin aksine izleyiciye her sahnesinde acaba ne olacak? diye sorduruyor. Bu film ile birlikte İran’ı toplumsal olarak inceleyen ve uluslararası birçok başarıya imza atmış filmlerin aksine farklı bir yüzü olan, kapalı kapılar ardında neler olabileceğini gösteren bir yapım olmuş.

Film, sosyal medya üzerinden kurulan bir grubun toplantısında tanışan 6 gencin bir ilk önce uyuşturucu alışverişi ile başlayan serüvenleri Mesut ve Mandana arasında bir iddia yüzünden farklı hal almaya başlar. Yönetmen Ebulhasan Davudi 6 karakteri 6 farklı bakış açısıyla işleyerek seyirciyi filmin içerisinde her daim tutmuş ve bundan sonra ne olacak? Sorusunu hep canlı tutmuş.

Birbirine zıt karakterlerden oluşan bu 6 kişi bana nedense karakter bakımından 1985 yapımı The Breakfast Club filmini hatırlattı. O filmde de zıt karakterler filmin sonlarına doğru birbirlerine ilgi duymaya başlıyordu. Bu filmde ise Mandana ile Piruz ne kadar zıt karakterli görünseler de aslında bir o kadar da yakın oldukları filmin ilerleyen bölümlerinde ortaya çıkıyor.

Film, ilk başta varsayılan İran imajını akıldan siliyor ve İran’da yasak olan ne varsa aslında orada hep varmış düşüncesini akıllara getiriyor. İlk gittikleri kafede uzun saçlı erkeklerin olması ya da rock müzik çalması, uyuşturucunun ne kadar baskılansa da önlenememesi vs. bunlar gözümüze çarpan detaylar. Klasik İran filmlerinde bulamayacağınız bir detay ve esas merak ettiğimizi İran zaten bu.

Ana konu Mesut’un eve girmesi ve daha sonra telaş içerisinde çıkması üzerinden kurgulanıyor fakat film parçalara ayrılıyor ve her parça hikâyenin farklı bir versiyonu şeklinde karşımıza çıkıyor. Her hikayede bir alt hikaye mevcut. Mesut’un aç gözlülüğü, Mandana’nın yaşadıkları, Piruz’un dik duruşu…

Yönetmen, yeni kuşağın sorunları ve bu sorunların sosyal medya ile daha da büyüdüğüne işaret ederek bizi uyarıyor. En başta belirttiğimiz güven kavramının hayatımızda ne kadar önemli olduğu vurgusunu yapıyor. Sosyal medya her gün hayatlarımıza farklı insanları dahil ediyoruz ve bu bizim için tehlike çanlarının çalması anlamına geliyor. Günümüz dünyasında her beş kişiden birinin sosyal medyada zorbalığa maruz kaldığını düşünürsek yönetmen eleştirmekte çok haksız sayılmaz. Çok fazla tanımadığımız insanları hayatlarımıza alarak aslında mikroplara açık bir vücut gibi tehlikelere ve tehditlere açık hale geliyoruz.

Sonuç olarak İran sinemasında daha önce karşılaşmadığımız bir yapım ile baş başayız. Ancak her İranlı yönetmen gibi Ebulhasan Davudi de günümüz dünyasından eleştirecek bir konuyu bizlere göstermekten geri kalmıyor. Maddi durumumuzun ne olduğuna bakmaksızın hayatın farklı yönleriyle acı çektirme yöntemi olduğunu söylüyor.

Özkan Köprülü

Rokhe Divaneh – İran İşi Gerilim

Rokhe Divaneh / Crazy Rook / Deli Yüz (2014)

Konu : Sosyal medya üzerinden kendini gizleyen gruplar aracılığı ile iletişime Mesut ve arkadaşı bir süre sonra bu grupların düzenlediği toplantılara katılırlar. Girdikleri grup hayat tarzları ile hiç alakası olmamasına rağmen kolayca adapte olurlar. Ziyaret ettikleri yerde (Mandana) isimli birisi dikkatlerini çeker. Gece boyunca muhabbet edecekleri konu, kendilerini hiç beklenmeyecek olaylar silsilesinin içine çekecektir.

Yorum : İran Sinemasında çoğunlukla yer alan drama öğelerinden başka gerilim unsurlarını da ustaca harmanlanmış bir film izlemek isterseniz Deli Yüz (Rokhe Divane) tam size göre bir seçim olacaktır.

Bazı zamanlar işin içinden çıkamadığınız, üstüne de hiç beklemediğiniz şekilde işi çıkmaza sokan durumlarda kaldığınız olmuştur. Eliniz kolunuz bağlı biçimde belirsizliği beklemeye başlarsınız. Peki ya beklemeyip de her şeyi rezil etme pahasına harekete geçilirse? Bu noktada ne olacağı hakkında fikirler yürütürken bir yandan da dezavantajlarını sorgulamaya başlarsınız.

İşte Deli Yüz (Rokhe Divane) izlerken böyle hissedeceksiniz. Güven, arkadaşlık ve aşk sorgularını tek bir durum çözümlemesi üzerinden veren konusuyla dikkate değer bir yapım olmuş. Üstelik bu durum çözümlemesinden çok katmanlı bir anlatıma geçilmiş ki o sırada filmin sonuna gelmek için sabırsızlanıyorsunuz. Filmde birbirleriyle alakasız 6 kişinin yaşamlarından kesitler, aslında yaşadığımız dünyadaki tüm insanların farklı hislerle, farklı bakış açılarıyla yaşadığını, bu yüzden de kimseyi kendimiz gibi değerlendiremeyeceğimiz gibi başkalarını da bizim gibi düşünmeyebilir gerçeğini anlamamız gerekiyor. Böyle bir yargı çıkardığı, en azından bunu düşündürttüğü için bile filmin felsefi yapısını da göz ardı edemeyiz.

Merak öğeleri ile basit ancak güzel işlenmiş konusuyla birlikte son zamanlarda izlenebilecek güzel filmler arasında listenize girebilir. İran filmlerini seviyorsanız, farklı bir tarz arıyorsanız, içinde romantik, gerilim ve macera unsurları bulunduran bu filme göz atabilirsiniz.

Evren Erarslan

Rokhe Divaneh

Deli Yüz / Rokhe Divaneh 2014

Tavsiye üzerine bu anormal değişik iran filmini izledim ve bütün süprizli film severlere mutlaka izlemeleri gerektiğini söyleyecek kadar çok beğendim.

Gecen izlediğim Elly Hakkında filmi için de “izlediğim diğer iran filmlerine hiç benzemiyor” demiştim ama bu hiç bir filme benzemiyor.

Rokhe Divaneh Filminin Konusu:

Film Facebookta kurulmuş olan bazı özel gruplarda tanışıp chatleşerek samimiyet kuran 2 arkadaşın birgün bu grupların toplantısına bizzat katılmalarıyla başlıyor.

Katıldıkları toplantıdaki insanlar genel olarak kendilerinden bayağı bir zengin olmalarıyla beraber şımarık ve de züppe olarak da tanımlandırılacak şekildedirler.

Uyuşturucu bağımlısı olan Mandana özellikle Mesut’un ilgisini çeker. Gece geç vakte kadar vakit geçirdikten sonra iyice laubalileşen bu 6 kişiden oluşmuş ( 3 kız , 3 oğlan ) arkadaş grubu, saatin de ilerlemesiyle bir iddiaya girişir. Şöyle ki Mandana Mesut’u arkadaşının evi olduğunu iddia ettiği bir eve götürür ve der ki “evde şu an kimse yok, ve içerisi değerli eşyalarla dolu. Cesaretin varsa eve gir, yanında taşıyabildiğin her şey senin olsun + sana telefon numaramı vereceğim. Mesut önce cayacak gibi olsa da içeride değerli eşyalar var cümlesi kendisini cezbeder ve iddiayı kabul edip zıplar evin duvarından içeriye. Hee bu arada Mandana son model telefonunu da Mesut’a verir belki içeride lazım olur diyerek.

Bizim açgözlü oğlan eve girdiğinde anlar ki ev boşaltılmış, terk edilmiş yani Mandana tarafından kandırılmış :-/ Dışarıdakiler bunun dalgasını geçerken birden eve bisikletli bir adamın girdiğini görüp paniklerler. Mesut’u telefonla aramaya çalışırlar ama Mesut telefonlara cevap vermez. Kısa bir müddet sonra koşarak çıkan Mesut, içeride adamı görünce paniklediğini, kaçmak isterken de adamla boğuşmaya başladıklarını, kendini kurtarayım derken de adamı itip kazayla öldürdüğünü ve telefonu da içeride düşürdüğünü söyler. Arabadakiler gidelim bakalım , telefonu bulalım hem belki adam ölmemiştir, şöyleydi böyleydi diye tartışırlarken Mesut ve arkadaşı ne haliniz varsa görün diyerek çekip giderler.

O esnada tesadüfen oralarda gezinen Polisin arabadaki gençler ilgisini çeker ve rutin bir kontrol yapıp bunları bırakır. Herkes bu kötü geceyi bir an önce unutabilmek için evlerine dağılır da telefon içeride kaldı :-O  Nasıl unutacaklar?! Unutamazlar çünkü ertesi sabah Mandana’nın kayıp telefonundan arkadaşı Gazel’i geceki Polislerden biri arar :-O

İşteeee buradan sonra film zannedersem 8 tane oyuna bölünür.
Şöyle ki o vakitten sonra neler olduysa herkesin kendi versiyonuyla canlandırılıp seyirciye sunulur .

Emin olun ki oradan itibaren olan hiç bir şeyi önceden tahmin edemeyeceksiniz. Her seferinde daha çok şaşıracak, yok artık diyeceksiniz. Hiç yoktan oluşup herkesi içine alan çok kötü bir olay, birbirine hiç benzemeyen 6 karakterin çok karışık yaşamları, sorunları ve karakterlerinin anlatımı, ve film biterken olayın çözüm şekli müthiş.

Ama itiraf etmeliyim ki son oyuna kadar bölüm bölüm hafif bir daraldım. Artık ne olcaksa bir an önce olsun, hapse girilecekse girilsin, kaçılacaksa kaçılsın yiter da! dediğim birkaç yer oldu ama son perde mükemmeldi!

Vallahi tanımadığınız insanlarla çok fazla haşir-neşir olunmaması gerektiğini, sosyal alemde çok aktif olan insanların gerçek hayatlarının parçalanmışlığını ve gençleri ne kadar etkilediğini anlatırken bir yandan da yalanın küçüğünün büyüğünün olmayacağına da çok detaylı değinmis.

Etkilendim, çok beğendim ama bazı bölümleri hafif bunaltıcı bulduğum için 1 yıldız kırdım.. Yine de benden sağlam bir tavsiyedir.

Arzu Akay

Deli Yüz

Deli Yüz filminde sosyal medya üzerinden tamamen öksüz ve yetimlerin bulunduğu bir grup oluşturulur. Bu gruptan üyeler buluşmaya karar verirler ve bir kafede buluşurlar. Aslında olaylar Piruz’un sandığı kadar masum gitmemektedir ve kendini ilginç bir yalan silsilesinde bulur. Bazı yalanlara kendi de dahil olup oynamak zorunda kalır.

Deli Yüz, şu ana kadar çok az İran filmi izlesem de izlediklerim arasında günümüz gençliğine en çok hitap eden filmdi. Sosyal yaşantı olarak da karakter olarak da kendime en yakın hissettiğim filmdi diyebilirim, adapte olmakta hiç zorluk çekmedim. Film dram kategorisinde gösterilse de genç yetişkin türüne daha çok uyduğunu düşünüyorum.

Karşımıza altı tane başrol çıkıyor. Piruz, Mesut, Gazel, Mandana, Şukufe ve Kaveh’di. Bu altı başrolün hepsinin hikayesi bölüm bölüm anlatılmıştı, hiçbiri hakkında kafanızda soru işareti kalmıyor. Ben en çok filmin bu yönünü sevdim çünkü bütün karakterlerin farklı yaşanmışlıkları, farklı hikayeleri var. Tıpkı şiirlerin zihniyetini yazarından, yazarın yaşadığı dönemden çıkardığımız gibi karakterlerin hal ve hareketlerini de anlamamız büyük oranda o karakteri tanımaktan geçiyor. Filmin tanıtımını okuduğumda çok ciddi bir beklenti oluşmuştu, izlediğimde ise beklediğimin çok üstünde bir sonuçla karşılaştım.

Oyun olarak adlandırılan bölümler birbirine ustaca bağlanmıştı. Her bölümün sonunda size başka bir karakteri anlatmış olsa da konu bütünlüğünü ve akıcılığı bozan rahatsız edici bir senaryo yazılmamıştı. Beni şoka uğratan kısım sonuydu çünkü çok farklı şeyler planlamıştım. İtiraf ediyorum, evli, mutlu, çocuklu klişesini bekledim. Kaveh ile Gazel, Mandana ile Piruz, Şukufe ile de Mesut evlenir sanmıştım. Filmin ortalarında hayaller bile kurmuştum fakat öyle bir sonla karşılaştım ki dumura uğradım. Far görmüş tavşan gibi kalakaldım. Tonlarca entrika dönüyor sırf bir kadının zenginliği için ve bu entrikaların sonu acı bitiyor, sanırım şu ana kadar izlediğim tüm filmlerle kıyaslarsam ilk ondadır.

Filmin tek bir anafikri olmadığını düşünüyorum, birçok ders çıkarılabilecek bir filmdi. Bu da çok hoşum gitse de filmin diğer bir hayran olduğum parçası kesinlikle başlangıç ve bitiş sahneleri. Piruz karakterinin dilinden duyduğum sözler sanki bir modern klasikten alıntı gibiydi. Bu kısımlara kelimenin tam anlamıyla vuruldum!

Elif Yaman

Deli Yüz [2014] film eleştirisi

Deli Yüz 2014 yılında vizyona girmiş bir İran filmidir. Film 7 oyundan oluşmaktadır ve her oyunun adı filmdeki karakterlerin isimlerinden oluşur. Film düşen bir adamın satrançta kalenin son hamlelerini anlatmasıyla başlar. Sonrasında hikâye başlar. Piruz adında bir genç sosyal medya ile çok ilgilidir ve bir sürü gruba üyedir. Mesut adlı biri onu da kendinin bulunduğu Annesizler-Babasızlar grubuna almak ister. Buluşup grubun gittiği kafeye giderler orada birkaç kişi ile tanışırlar. Aralarında bağımlı olan Mandana için madde bulmaya koyulurlar. Sonrasında Mesut’un Mandana’nın telefonunu almak için onunla iddiaya girmesi ile hikaye tam olarak başlar. Mandana bir ev gösterir ve oraya girip istediği şeyleri alabileceğini şu an evde kimsenin yaşamadığını söyler. Eğer Mesut bunu yaparsa ona telefonunu verecektir. Mesut eve girer. Evde kimse yoktur. Araba bekleyen diğerleri ise korkuyla Mesut’u beklerler. Sonrasında eve birinin girdiğini görüp Mesut’u ararlar; fakat Mesut oralı olmaz. Adama yakalanır ve kavga ederken telefonu düşürüp kaçar. Sonrasında herkes korkar ve ne yapacaklarını bilemezler. Filmin devamında bu olayın çözümü ve kişilerin olaydaki yerleri bölüm bölüm anlatılmaktadır.

Deli Yüz filmi korku ve dramın bir arada olduğu bir filmdi. Sahnelerin çoğu karanlık veya loş ortamlarda geçiyor. Her bölüm farklı karaktere odaklanması yaşanan olayların farklı açılardan nasıl yaşandığını bize çok güzel anlatmış oluyor. Yani olayı ve kişilerin durumlarını tek bir gözden değil hepsinin gözünden izlemek filmi ayrıcalıklı kılıyor. Filmin kurgusu ilk bakışta pek anlaşılmasa da bölümler ilerledikçe taşlar yerine oturuyor. Hep bir sonraki sahneyi merakla bekler şekilde izliyorsunuz ve bu da filmi rahatça izlemenizi sağlıyor. Filmde karakterlerin ayrı ayrı yaşamlarına değinilmesi de hikâyenin bütününü görmemize yardımcı oluyor. Aslında bir oyun ve eğlence olarak başlayan olaylar sonrasında karakterleri korkutan ve köşeye sıkıştıran bir hal alıyor. Senaryosu çok güzel olan Deli Yüz filmi gösterilen ilk sahne ile de son buluyor. Sonuç olarak film aslında bize, olaylar o an ne kadar önemli olursa olsun sonrasında sadece sosyal medyada paylaşılarak zamanla unutulduğunu gösteren etkileyici bir filmdi.

Deli Yüz

2014 yapımı bir İran filmi olan Deli Yüz, sosyal medya üzerinden chat yaparak tanışan arkadaşların bir gece yaşadıkları üzerine odaklanmaktadır. Facebook üzerinden oluşturulan bir grupta tanıştıkları kişilerle buluşmayı kafaya koyan 2 arkadaş, farklı bir gece yaşayacaklarından habersizdir. Genel olarak eleştirilen ve zengin, züppe diyebileceğimiz bu insanları çok iyi bir şekilde yansıtan oyuncuları takdir etmek gerekiyor. Alışılmış İran filmlerinden oldukça farklı olan Deli Yüz’ün kurgusu da oldukça dikkat çekiyor. Bu etkileyici filmin türüne gerilim diyebiliriz ama bu gerilim iç sıkmaktan ziyade insanı içine çeken bir nitelikte.

FİLMİN KONUSU

Başta Piruz adlı karakterin bakış açısından anlatılan film, arkadaşı Mesut’la katıldıkları annesizler ve babasızlar adlı bir gruptan tanıştıkları insanlar arasında geçiyor. Tanıştıkları bu insanların maddi durumunun oldukça iyi olması, dünyada yaşanan ekonomik farklılıklara da bir nevi vurgu yapıyor. Filmimiz buluşma sırasında uyuşturucu bağımlısı olan Mandana adlı bir kızın Mesut’la olan iddialaşması üzerine hareketleniyor. Bu iddiaya göre Mesut, Mandana’nın şehir dışında olan bir arkadaşının evine girecek ve oradan ne istiyorsa onu alacak. Eğer Mesud bunu başarabilirse Mandana o eşyayı Mesut’a vermekle kalmayacak aynı zamanda son model telefonunu da hediye edecek. Eve gittikten sonra Mesut kandırıldığını fark ediyor çünkü ev bomboştur. Mandana ve arkadaşları dışarıda gülüşürken, Mesut’a ulaşamayarak telaşa kapılıyorlar. İşte işler tam olarak bu noktadan sonra çığırından çıkıyor. Çünkü Mesut içeri giren bir adamla boğuşmuş ve yanlışlıkla onu öldürmüştür. Daha sonra oradan çıkıyorlar ve olaylar Mandana’nın telefonuna ertesi gün gelen bir aramayla iyice içinden çıkılamaz bir hal alıyor.

Filmin en can alıcı kısmı ve kurgusu da tam olarak bu noktadan sonraki kısım. Arayan kişi polistir ve o gece yaşanan her şey beraber olan gençlerin gözünden teker teker anlatılmaya başlanır. Yani anlayacağınız; olay 8 karakterin gözünden farklı farklı canlandırılıp, seyirciye aktarılır. Deli Yüz bu noktada birçok filmden bu farklı kurgusuyla ayrılmaktadır. Hayatın gerçeklerini yüzümüze tokat gibi sunan bu film, izlemeye değer İran filmlerinin başını çekiyor. Sosyal medya üzerinde aktif olan insanların hayatlarının parçalanmışlığına ve yalnızlıklara da vurgu yapan Deli Yüz, muhteşem kurgusuyla da fark yaratıyor.