Kategori arşivi: Bir Tutam Film

Melekler Hep Birlikte İner

Yine bir İran yine sıcak ekmek gibi bir durum filmi, daha doğrusu birilerinin hayatından bir kesit izliyormuşuz gibi doğal.

Melekler Hep Birlikte İner filmini, hastalık kısmı hariç olarak tıpkı “Altın ve Bakır“a benzettim.

Öyle sıcak sevgi dolu bir film; eşler arasında sevgi, sadakat, özveri, yardımlaşmayı anlatıyor diyebiliriz.

Tıpkı “Altın ve Bakır“daki gibi burada da baba bir molladır. Genç babamız hem eğitimine devam etmekte hem de inşaatlarda elektrik tesisatı yapmaktadır.

Üçüz çocuklarının olacağını duyunca hem şaşırır hem sevinirler. Çocuklar olunca geçimleri zorlaşır. O da pek kendisine göre olmayan ama ücreti iyi olan bir iş teklifini kabul eder.

İran filmlerini seviyorsanız özellikle “Altın ve Bakır“ı beğendiyseniz bunu da beğenmeniz muhtemel.

Bi Tutam Anı

Sonunda! Bir neşeli film!

[../..] Size yine bir İran filmi ile geldim; “Davul Dengi Dengine (2010)“.

Film bittabi besmele ardından Peygamber efendimizin (sas) “Nikah benim sünnetimdir ve her kim sünnetimi terk ederse benden değildir.” hadis-i şerifi ile başlıyor. İsminden ve hadis-i şeriften anlayacağınız üzere filmin konusu evlilik. Başta çalan müziği ayrıca sevdim, sonda çalan müziği de sevdim aslında, hazır bir İran filminde neşeli müzik duymuşum beğenmeyip ne yapacaktım?

Sonunda bir İranlı hayır sever ~o İranlı #AliHazayfer oluyor hem senarist hem yapımcı hem yönetmen~ çıkıp: Yahu bir tane neşeli film yapayım da milletin yüzünü güldüreyim demiş. Sadece sonu değil film baştan sona hep mutlu, hep neşeli. Şaşırdınız değil mi? Ben de şaşırdım esasen. Bunun yanında yine baştan sona diyaloglar çok güzeldi en beğendiklerimden bir tanesi şudur bkz:

davul dengi dengine çalar

(Haşa toprak olmaya şikayetimiz yok ama fikir çok güzel değil mi? ^.^)

Aslında bu amca filmde en beğendiğim karakterdi. O konuşmaya başladığında hafif tempolu sirtaki tarzı tatlı bir müzik çalıyordu.

Konusuna gelirsem: Kasım 35 yaşına gelmiştir ve hala babasıyla yaşamaktadır. Adliyeye yakın bir yerde bir kırtasiye dükkanı işletmektedir. Evlenmek için birçok kişiyle görüşse de görünüşünden veya işinden dolayı hep olumsuz cevaplar almıştır bu yüzden artık kimseyle görüşmek istemez. Bir gün dükkanına Reyhan gelir. Reyhan yeni evlenen ve çeyizini alan abisini şikayet etmek için form almaya gelmiştir. Aralarında kısa bir konuşma geçer ve Kasım Reyhan’ı abisini şikayet etmeme konusunda ikna eder. ~ İzleyince anlıyorsunuz İran’da evin neredeyse bütün eşyaları kız tarafından karşılanıyor ve çeyiz bir kızın evlenebilmesi için çok çok önemli 🙂 ~ Reyhan birkaç gün sonra Kasım’a teşekkür etmek için tekrar gelir. Kasım Reyhan’a derun bir muhabbet duymaya başlar ve Reyhan’ı istemeye giderler. İçten ve samimi bir İran filmi. Kahkaha yok tebessüm var hem bol bol. Film bittiğinde keşke dedim dizi olsaydı ve bitmeseydi hep izleseydim. İzleyin ve sevin o vakit.

Şu güzelleri de şuraya bırakayım:

Davul Bile Dengi Dengine Çalar

Allah’ım! ne güzel bir okul. <3

[../..]

evlilik manifestosu

Dediğim gibi amcayı çok sevdim. (:

Selamların güzeli üzerinize olsun.

@bitutamani

Eşk-i Enâr (Nar Şerbeti)

Nar Şerbeti – İran Filmi

Abid, Sanat Fakültesinde okuyan yetenekli bir öğrencidir ama bu yeteneğini kötü amaçlarla kullandığından iyiyle kötü arasında gidip gelmektedir.

Hakiki aşka giden yolda dünyevi sıkıntılar onu zor durumda bırakır. Abid’in ödevi için bilgi toplamak üzere yanında çalıştığı zanaatkarla ve halasıyla olan diyaloglarını gerçekten çok beğendim.

İzlenebilir sakin bir İran filmi.

bir tutam anı

Pervanehâ – Kelebekler

Kelebekler – İran Filmi

Kendi halinde ilerleyen güzel bir film.

Ömür Dediğini, yaşlıları gençleri seviyorsanız izleyebilirsiniz. Sakin bir İran filmi.

Film kendi hallerinde yaşayan üç kız arkadaşın sorunlarını hayatlarını gündelik tatlı muhabbetlerini konu alıyor.

Esas kızımız babası ve annesiyle birlikte yurt dışına taşınacakken çıkan sorunlar nedeni ile İran’da kalmak zorunda kalıyor.

Fakat tek başına kalamayacağı için ailesi onu pek, hatta hiç görüşmekdikleri akrabalarına emanet ediyor.

Şehre uzak bir yerde oturan tatlı ve amca ve teyzemize başlarda alışamayacağını düşünen kızımız zamanla onları öyle bir seviyor ki.

Sevilmeyecek gibi değiller ki yerim ben onları ya.

Yaşlıları sevelim. Filmi izleyelim.

bir tutam anı

Allah Yakındır

 

Allah Yakındır – İran Filmi

01

İran’da yaygın olarak yapılan motor taksiciliği ile uğraşan Rıza saf bir kimsedir. Köyde sel olup yol kapanınca, okulun muallimesini motoruyla okula bırakır ve ona aşık olur. Fakat aşkı saf olduğu kadar karşılıksızdır da. Ali Veziriyan; aşkı ruhanî ve irfânî bir bakış açısıyla ele almış. Mecazi aşktan gerçek aşka geçiş öyküsü, ağır ağır ilerleyen, hangi repliğini yazsam bilemediğim kaliteli bir yapım.

“Allah’ım..! Hamd sanadır; tüm teşekkür edenlerin şükrü sanadır. Bu acı ve musibetten dolayı (da) yine sana hamd olsun. Allah’ım, (huzuruna) varacağım gün Hüseyn’in şefâatini bana nasip eyle, ve indinde, İmam Hüseyin ve canlarını Huseyin’in yoluna feda eden ashabıyla birlikte, durmam için ayağıma sebât ver Allah’ım.”

Ey Aşk!
Ateştir senin nesebin
Niteliğin dumandır, kaynağın ise rüzgar
Su tufana dönüştü toprak da küle..
Senin kokunla ateş rüzgara karıştı
Şirin’siz her saray bisütûn gibi viranedir,
Ferhat’sız her dağ bir saman çöpüdür rüzgarda
Yedi nesil öteye tüm atalarımız gâmdı
Bize miras kalan hep sonsuz keder oldu
Rüzgar esince toprağımızdan senin kokun geliyor
Sadece sen kalacaksın
Biz hepimiz gidince…

bir tutam anı

Şşş! Kızlar Bağırmaz!

01

Beynim, kalbim ve ben İran filmi izleyeceğimiz vakit çok da kasmayız; nitekim İran filmidir, yani öyle “ay mutlu bitsin ya!” gibi bir beklentiye girmez, sonunun mutsuz veya ucunun açık olduğunu bilir, oturur adam gibi dümdüz izleriz. Lakin bu kez öyle olmadı. Bkz: Şşş! Kızlar Bağırmaz!

Yine yürek deşen bir İran filmi. Bu kez “Allah’ım ne olur bu sefer…” dedim durdum. Sonu mu? Bilmem şimdi size ne desem? Ne desem spoiler olacağım; en iyisi mi sonundan değil kendisinden bahsedeyim.

Bilmem filmin isminden bir şeyler çıkarabildiniz mi? Malesef bende hiç o önceden tahmin etmeli film zekası yok. Hoş, şikayetçi de değilim, nitekim böyle daha zevkli oluyor. (Son ana değin ümit var olduğumdan mıdır, gerçekleri kabul etmek istemediğimden midir bilmem.) Evet sizlerin anladığınız ya da şu an itibari ile anlayacağınız üzere, filmin konusu cinsel istismar. “Çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin” diyorlar ya hani uzmanlar, işte tam bunun üzerine. Bu olayların her gün bir yerlerde yaşanıyor olması mı daha acı. Bu itibar, “elalem ne de der” mevzusu yüzünden yaşananların saklanması mı bilemedim ama o adamı kısas ile astılar ya içim soğudu cidden! Ne de güzel astılar.

Kanımca avukatın yaptığı son savunmada toplumun ve ailelerin dolaylı yoldan bu suça ortak olduklarını söylemesi filmin varoluş sebebini tam anlamıyla açıklıyordu. “Gerçek suçlu/suçlular kimdi?”

Oyunculuklar, senaryo muazzam. Zaten kendisi birçok ödülün sahibi olan Puran Dırahşende yapımı “Şşş! Kızlar Bağırmaz!“ı izlerken bir an sıkılmıyorsunuz. “İran filmi sevmem” demeyin, bu farklı, izleyin.

Filmi kısaca özetleyecek olursak:

Şirin birkaç saat sonra evlenecektir, düğün fotoğrafları çekilirken bir aksilik yüzünden oradan ayrılır, döndüğünde elleri ve gelinliği kanlar içindedir, o bir adamı öldürmüştür. Bu suçun sebebi, Şirin’in kâbus dolu çocukluğunda gizlidir. Sır düğümleri bir bir çözülür ve asıl soru ortaya çıkar: “Gerçek Suçlu Kimdir?”

Selamlar benden.

bir tutam anı