Etiket arşivi: Lantouri

Lantouri [2016]

Lantouri [2016]

Bir İran filmi ve ne ile karşılaşacağımı bilmeden izledim. Çünkü tanıtım yazısında sadece bir adam hastalık derecesinde bir kıza aşık olur ve sonra olaylar gelişir gibi bir şey diyordu. Ama izledikçe olayın sadece bundan ibaret olmadığı anlaşılıyor. Filmin başında anlatılacak olayla ilgili birinin röportaj yaptığı görülüyor. Olay ile ilgili olan kişilerle konuşup fotoğraflarını çekiyorlar. Sürekli gelen deklanşör sesi başta insanın sinirini bozuyor ama sonra azalıyor şükür. Ama bir yandan da doğru bir anlatım şekli, çünkü kim olsa her ayrıntıyı çekerdi ve izlerken sinirimi bozsa da yönetmenin bunu göstermesi mantıklı geldi bana.

Olay bir suç çetesini anlatıyordu ve onlarında başına bak bu geldi, o yüzden böyleler tarzında başladı. Artık klişeleşti bu hikâyeler derken bir anda kadına şiddete döndü hikâye. Çete üyelerinden birinin saplantılı aşkı ve bundan kurtulmak için uğraşan gazeteci bir kadın. Kadın dişli biri ve işinden başka bir şey düşünmeyen ve boyun eğmeyen gazetecilerden. Ağır suçlu insanların bir anlık dehşete kapılıp bunu yaptığını düşünmüyor, hasta olduklarını kabul ediyor. Onları idamdan kurtarmak için de gidip mağdurların ailelerine yalvarıyor resmen suçlamayı çeksinler diye. Ama bir gün aynı şeyi kendisi de yaşıyor ve affetmek bakalım onun için kolay olacak mı? Filmin sonunda kadının verdiği kararı veremezdim ben. İran’daki Kısas cezası bazen gerekli olabiliyor bence.

Film güzel ve izlenilebilir bir film.

evde yohuz

Lantouri

Rıza Durmuşiyan günümüz İran’ına farklı bakış açılarını bir araya getiren harika bir alegorik portre çiziyor.

Filmin Konusu

Lantouri, kentin zengin kuzey kesimindeki kasabalara giren ve gündüz Tahran sokaklarındaki insanları görevden alan bir çetenin adıdır.

Bu çete ayrıca, yolsuzlukla zenginleştirilmiş ve devleti aldatmış olan ailelerin çocuklarını da kaçırmaktadır.

Film bu çetenin üyeleriyle yapılan röportajlar ile başlıyor. Ardından sosyologlar, insan hakları savunucuları ve konuyu farklı perspektiflerle inceleyen birçok kişinin görüşleri de yer alıyor.

Bu farklı ifadelerle birlikte, bir hakimin son derece huzursuz ortamını anlamaya başlıyoruz ve bu toplumdaki gençlerin hayal kırıklıklarının mutlak şiddete nasıl dönüştüğünü görüyoruz.

Rıza Durmuşiyan, çağdaş İran’ın müthiş bir allegorik portresini çiziyor ve bu muhteşem filmin ikinci bölümünde farklı perspektifler ortaya koyuyor.

ofpof