“Resim Havuzu” asıl adıyla “Havz-ı Nakkaşi” uluslararası gösterimlerdeki adıyla ise “Painting Pool” 2013 yapımı bir İran filmi. Yönetmenliğini ve senaristliğini Maziyar Miri’nin üstlendiği film Tahran’da geçiyor. Rıza, Meryem ve oğulları Süheyl’in konu alındığı film ulusal ve uluslararası alanda bir çok ödül ve adaylığa layık görülmüş.
Resim Havuzu; Rıza ve Meryem’in bir hastane koridorunda karşılaşmasıyla başlıyor. Belgelerinin imzalanmasını bekleyen ve sabırsızlanan Meryem’e doktor aynı belgeleri bekleyen Rıza’nın yanına oturup beklemesini rica eder. Birbirlerini görmeleriyle sevgileri başlar ve ilerleyen zamanlarda bu sevginin bir de meyvesi olur: Süheyl.
Meryem ve Rıza son derece sevgi dolu birer anne ve babadır. Bir ilaç fabrikasında ilaç paketleyerek hayatlarını sürdürürler. Akıllı ve neşeli evlatları Sühely 4. sınıfa devam etmektedir. Suheyl’in en yakın arkadaşı da aynı zamanda öğretmeninin çocuğudur; okuldan sonra birlikte ders çalışırlar. Meryem resimler çizmekten, Rıza ise evlerinin çatısındaki güvecinler ile vakit geçirmekten hoşlanır. İş saatleri dışında bakkaldan siparişleri götürmek gibi küçük işlerle de uğraşırlar ancak yine maddi anlamda biraz sıkıntı çekerler. Birlikte mutlu bir hayatları vardır. Mutlu ama farklı. Çünkü Meryem ve Rıza diğer insanlardan oldukça farklıdır. Onlar özeldir. İkisinin de normal hayatlarını devam ettirebilecekleri düzeyde zihinsel engelleri vardır. Ancak bu birbirlerini ve evlatlarını çok sevmelerine asla engel olmamıştır.
İnsanların engelli bireyleri karşı olan tavırlarını, bu bireylerin hayatlarını devam ettirmeye çalışırken üstesinden gelmeye çalıştıkları zorlukları anlatan son derece dokunaklı bir film “Resim Havuzu“. Sağlıklı insanlar için son derece basit günlük durumların farklı insanlar için ne kadar zor olabileceğini ama sevme yetisinin, şefkatin, fedakarlığın, neşenin ve umutların tüm bunlardan bağımsız hepimize ait duygular olduğunu gözler önüne seriyor.
Süheyl her ne kadar anne ve babasını çok sevse de diğer insanların yanında onlardan utanmaktan kendini alıkoyamaz. Annesinin öğretmeninin daveti üzerine okula gelmesinden utanç duyar. Annesi hep aynı yemekleri yaptığı için mutsuz olur. Gözlüğü kırıldığında beğendiği bir modeli karşılayamamaları, onu lunaparka götürmemiş olmaları, gittiklerinde ise annesinin korkusundan dolayı oyuncaklara binmeden geri geldikleri için Süheyl çok öfkelenir.
Bu durum eve gittiklerinde büyük bir kavgaya sebep olur. Oğullarını neşelendirmek için attıkları her adım onu daha da öfkelendirir. Babasının Süheyl’in arkadaşından aldığı ve dikkatli kullanması gereken VCD’yi yıkadığını söylemesi ve annesinin çizmeyi çok sevdiği resimlerin bulunduğu defteri göstermesinin ardından Süheyl öfkesine hakim olamaz ve annesinin resimlerini yırtar. Yine de onun peşinde gelip ona sarılmayan çalışan annesine sürekli aynı yemeği yaptığını, öğretmenle bile konuşamadığını söyler ve ikiniz de delisiniz diye bağırır. Tam bu anda babası kendisine engel olamaz ve Süheyl’e tokat atar.
Ertesi gün Süheyl, öğretmeninde ders çalışırken ondan annesi olmasını ister ve o günden sonra eve dönmez. Aynı gün çalıştıkları ilaç firması Rıza ile beraber bir çok işçiyi işten çıkartmıştır. Süheyl artık evde yoktur. Rıza işsizdir. Meryem ise tüm suçu kendinde görmektedir.
Filmin devamında sevgileriyle bütün bu ufak problemlerin nasıl kolayca aşıldığını izliyoruz. Sıcak baba oğul ilişkine, annelerin o derin sevgisine ve ne olursa olsun bir evladın anne ve babasından vazgeçemeyişine tanık oluyoruz.
Sevginin ve iyi niyetin hiçbir engel tanımadığını, bu güçle bütün korkuların, zorlukların üstesinden gelinebileceğini ve ailenin sahip olduğumuz en değerli hazine olduğunu etkileyici bir şekilde gözler önüne seren “Resim Havuzu“, bazen içinizi burkan, bazen sizi neşelendiren en çok da içinizi umut ışığıyla dolduran bir film.
Rumeysa Güner