Gerçeğin Gölgesinde: Nahid

İranlı yönetmen Ida Penahande’nin ilk uzun metrajlı sinema filmi Nahid, 2015 Cannes Film Festivali Belirli Bir Bakış Gelecek Vaat Eden Film Özel Ödülü kategorisinde yarıştı ve festivalden Avenir ödülüyle döndü. Filmin oyuncu kadrosunda; Asgar Farhadi’nin Bir Ayrılık (2011) filminde tanıdığımız Sareh Bayat yer alırken Pejman Bazeghi, Navid Mohammad Zadeh, Milad Hossein Pour, Pouria Rahimi de Sareh Bayat’a eşlik eden diğer önemli isimler.

2015 yapımı olan Nahid, tek başına bir kadının çocuğunu büyütme mücadelesini ve bu eksende toplumsal baskının ve ahlaki değerlerin söz konusu olduğu filmde Nahid’in bir anne ve bir kadın olarak derin bir mücadelesini, vicdanını, seçim yapmak zorunda kaldığını anlatıyor.

Eşinden genç yaşta boşanmış olan Nahid, 10 yaşındaki oğluyla birlikte Kuzey İran’da Hazar Denizi kıyısında küçük bir kasabada yaşamaktadır. Çocuğun velayeti İslami İran’daki yasalara göre babaya verilir. Fakat baba, Nahid’in tekrar evlenmemesi koşuluyla çocuğun velayetini anneye vermeyi kabul eder. Nahid’in hayatı kendisi ile evlenmek isteyen başka bir adamla tanışınca değişir. Bu yeni ilişki Nahid’i anne ve kadınlık arasında sıkıştırır. Oğluyla sevdiği adam arasında bir tercih yapmak zorunda kalan Nahid, kendisini bir çıkmaza sürükler.

Nahid; eski kocası, abisi, oğlu ve sevdiği adam arasında kalmış, kıskacın içinde hep bir yetme ve yetişebilme derdinde. Sevdiği adamın yanında iken oğlunu, oğlunun yanında iken sevdiği adamı özlüyor. Orta Doğu’daki kadın sorunu işleyen bu film kadın – erkek ilişkisini gayet başarılı bir şekilde ele alırken, Nahid’in annelik mi? kadınlık mı? duygusu altında, seçime zorlandıran baskıyı ve ahlaki değerleri çok iyi anlatmıştır. Boşanmış bir kadının sorunlarına odaklanan, geçici evlilikleri (muta) sorgulayan, kadınların hayatlarını ve sorunlarını bize yansıtan, bizi gerçeklerle yüzleştiren bir film, Nahid. Bunların yanı sıra Nahid’in çocuğun da etkisi altında kaldığı görülüyor. Yıkılmış bir aile ve tekrar evlenmek isteyen Nahid’in bunu oğluna nasıl açıklayacağı konusunda bir çekingenliği vardır. Oğlunun vereceği tepkiden korkuyordur. Demek – dememek arasında bir tereddütte kalmıştır. Ailevi sorunlar ve baskı çocuğa yansımış ve okula gitmek istememiştir. Fakat Nahid’in ailesi destek çıksaydı bu durum hiç yaşanmamış da olabilirdi.

Filmde anlatıldığı gibi birçok ülkede bu sorun vardır. Halbuki bir kadın boşanmış olsa da; anne de olabilir, aşıkta olabilir, tekrar evlenebilir de… Neden hep kadınlar bir şiddetin, baskının eşiğinde ya da içinde! Küçük bir kasabada yaşamış olması insanların dedikodu yapması, toplumsal baskı, kadının üstünde statü kurulması. Sen sadece bir annesin ve annelik vazifesini yap demek gibi sığ düşünceler vardır. Bir nevi kadın, annelik ve annelik yapmak gibi kavramların altında yok ediliyor. Bir baskı görmediğini hisseden tüm kadın aslında her şeyi yapabilir.

Her birey özgürdür! Kültürel anlamda bir değişim söz konusu olması gerek. Geleneksel toplumlarda kadının pek bir önemi yoktur. Onların en önemli görevi anne olmak, çocuğuna bakmak, ev işi yapmaktır. Bu düşünceden ne zaman koparsak o zaman gelişme kat etmiş oluruz. Gün geçtikçe bazı filmler, gözümüze bu gerçekleri bu yaşantıları çarpar ve bizler etkisinde kalırız. Farkındalık her zaman için öncüdür. Toplumun kıskacından kurtulmak için bir şeyler yapmak zorundayız. Bize yapılan baskıya baş eğmemeliyiz. Aksini dik bir şekilde karşılık vermeliyiz.

Gül Çelik, 5Haber

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir