Benim için İran filmleri dendiği zaman akan sular durur. Bu farklı kültürde yer alan filmler de hepimizi şaşırtacak derecede kaliteli ve değişik konuları işler. Özellikle bir film var ki benim için oldukça önemlidir ve uyandırdığı hisleri size anlatmak isterim.
FİLMİN KONUSU
1997 yapımı Cennetin Çocukları, birbirini çok seven ve hayattaki her şeyi birbiriyle paylaşan iki kardeşi anlatmaktadır. Ali ve Zehra, fakir bir ailenin çocuklarıdır ve bütün eşyalarını (ayakkabıları da dahil) beraber kullanmaktadır. Bunun sebebi de Ali’nin Zehra’nın ayakkabısını kaybetmesi ve zaten geçim sıkıntısı çekmekte olan babalarından korktukları için durumu açıklayamamalarıdır. Bu durum bir süre böyle devam ettikten sonra Ali’nin aklına bir fikir gelir. Bu fikirde ise koşu yarışmasına katılacak ve üçüncü gelerek hediye verilecek olan ayakkabıyı alacaktır. Bu film bize başarının ve paylaşmanın ne kadar önemli olduğunu anlatmaktadır. Yarışmaya hazır hale gelen Ali, ne kadar uğraşırsa uğraşsın birinci gelir ve ayakkabıları alamaz. Başarıdan zevk alamaz çünkü ayakkabıları alamamıştır. Üzerinde bir yük vardır ve birinci olması bile bu yükü onun üzerinden kaldıramaz. Yoksulluğu ve zorluğu bizlere iliklerimize kadar hissettiren bu film, başarı ve başarısızlık arasında gidip gelmektedir.
ANLATIM DİLİ
Filmin en başından sonuna kadar duygusal bir akıma kapılıyoruz. Her ne kadar basit anlatımlar ve basit diyaloglar olsa da İran filmleri arasında en etkileyici olanlardan birisi Cennetin Çocukları, hayatın gerçeklerini yüzümüze tokat gibi vurmaktadır. Başta Ali olmak üzere filmdeki her oyuncu, o karaktere tam anlamıyla bürünerek bize tüm hissiyatı net ve detaylı bir şekilde vermektedir. Çocuk oyuncuların bu başarılı rolleri, çocuk yaşta yaşadığımız tüm mutlulukları ve korkuları iyi bir şekilde ifade etmektedir. Doksan dakika süren Cennetin Çocukları, bizlere hayattaki amacımızı, yaptıklarımızı ve lükslerimizi sorgulatacak. Dışarıda birçok çocuk geçim sıkıntısı çekerken hayattaki amacınızı bu film sayesinde emin olun sorgulayacaksınız.