Künye 143

Künye 143

İzlemeye yüreğiniz dayanabilecekse buyurun izleyin.

Ülkemizin şu anki yaşadığı olaylara benzer bir durumu anlatan bu filmi hıçkırıklarla bitirdim.

Başı sürükleyici değil, biraz dayanmanız gerekiyor, ortalarda dram ağır basmaya başlıyor ve sona doğru hançerlenmiş gibi hissediyorsunuz kendinizi.

Anne olmak, hele ki vatani görevini yapan bir askerin annesi olmak ne demek bu filmi izledikten sonra daha iyi anlayabilirsiniz.

Anaların kıymetli kuzularına hiçbirşeyler olmasın.

Film 1980 sonrasındaki İran’ı anlatıyor.

Irakla olan, o neyi neden paylaşamadıkları bir türlü belli olmayan, kalleşçe dış güçlerle ortak olan Saddam’ın vebalini artırdığı savaş dönemini.

Annemiz var, Ülfet. Zor bela 2 çocuğunu yetiştirmesine rağmen mutlu bir hayatı vardır.

Oğlu gün gelip büyüyünce bir gün annesine bir mektup bırakır. Der ki “ben cepheye asker olarak gidiyorum”.

Anne üzülür sızlanır ama faydası yok, oğlan gitmiş.

Savaşın tam anlamıyla kızıştığı dönemde, oğlundan hiçbir haber alamayan anne, evdeki radyoyu beline bağlar ve oğlunun ismi o radyoda geçecek diye yıllarca bekler.

Devamını izleyin.

Savaş için herkes kötü der. Kimse “Ooo yaşasın! Savaş çıktı!” diye sevinmez pek ama bir yerlerde buna sevinen insanlar olmalı ki şu dünya yaşanılır bir hal maalesef alamadı.

Rabbim zulmedenlerden ve onların yanında olanlardan etmesin.

Filmi mutlaka izleyin, anlatamadığım birçok gerçeği çok güzel ifade etmiş.

Yeni Kaynak sitesinden izleyebilirsiniz.

Nefes

Belki insanı pür-dikkat ekran başına bağlayanlardan değil ama filmin sonuyla üzerinde uzun uzun düşündüren bir başyapıt Nefes filmi.

Tavsiye üzerine dün gece izledim ve çok sevdim.

Özellikle küçük kızın oyunculuğuna hayran kalınmayacak gibi değil.

Diğer İran filmlerine nazaran sonu çok açık ve de net biten bir film olmuş, öyley miydi böyle miydi demeyeceksiniz.

Nefes Filminin Konusu:

70li yıllardayız, 1975 üstü çünkü filmde boyuna Sholay filminin şarkıları geçiyordu.

Bahar 3 kardeşi, öz olmayan yaşlı bir babaannesi ve astım hastası olan babasıyla şehire çok uzak bir yerde yaşamaktadır.

Sebebiyse babasının hastalığıdır.

Bahar’ın en büyük hayali doktor olup babasını tedavi edebilmek, bir de televizyona gönderdiği resminin yayınlanması.

Bahar çok zeki, meraklı, hayal dünyası çok geniş, hafif de pasaklı olan bir kızdır.

Filmde bütün olayları Bahar’ın ağzından dinleyip onun gözleriyle izliyoruz.

Tertemiz, masum düşünceleri, üzüntü ve sevinçleriyle her konuya el atılmış.

Özellikle Saddam’ın insanlara neler yaptığını Bahar’ın ağzından dinlemek beni çok etkiledi.

O dönem İran’da çocuk olmak çok zor gibi görünse de Bahar’ın güzelliği filmi izlerken insana tebessüm ettiriyor.

Diğer karakterler de ilginçti;

Babaannenin ne olduğunu tam çözemedim.

Her fırsatta çocuk dövme merakını giderse de iş ciddiye binince çocuklar için canını verecek oluyordu, değisik insan.

Babayı sevdim, bundan daha iyi baba olabilecek olan biri va mıi bilemiyeceğim.

Benim kafadandı.

Yeh dosti dinleyip dinleyip çığırıyordu.

Hey gidi günler daha Amitabh siyonist olmazdan önceki zamanı anlattığından film, o sahneler şirin gelmişti.

Ayrıca bir sahnede Nergisler Mother India izliyolardı.

Neyse onu geçelim.

Çok duygulu, anlamlı, şirin anlatımlı, bütün acılara rağmen çok tatlı bir film Nefes.

İran filmi severler mutlaka izlemeli.

Zati bu saatten sonra ağırlığım bu filmlere yönelik olacak.

Madem film izliyoruz, bari izlerken kimseye kötülük etmeyelim.

Arzu Akay