2014 yapımı “Birkaç Metreküp Aşk” adlı İran filmi Tahran’da geçmektedir. Tahran’ın kenar mahallesinde yer alan bir fabrikada İranlı işçiler ve Afganistan’dan İran’a sığınmış kaçak işçiler çalışmaktadır. Bu mülteciler çok düşük ücretler ile adeta köle gibi çalıştırılmaktadır. Gündüzleri fabrikada çalışıp geceleri de aileleriyle birlikte fabrika yakınlarındaki birkaç metreküplük konteynır evlerde yaşamaktadırlar. Oldukça fakir bir hayat sürmektedirler. Kanları kıpır kıpır kaynayan Afgan kız Marona ile İranlı Sabir’in aralarında da yakınlık olur. Birbirlerine çocuksu ve oyun tadında derin bi sevgi duyarlar. Her ikisi de fabrikada çalışmaktadır. İş aralarında sürekli görüşürler.
Bir atölyede, işveren bir adam vardır. Oldukça yardımseverdir. Afganlara çalışacak iş ve kalacak yer imkanı sağlamaktadır. Bir İranlı tornacılık yapan dayısı için kalacak yer ve iş vermesini ister ama adam bunu hemşerisi olmasına rağmen kabul etmez. Adam Afganlara iş ve yatak verip dayısını neden kabul etmediğini sorar. Adam da onların hepsinin akraba olduğunu ve birbirlerine bağlı olduğunu, iyi anlaştıklarını söyler.
O arada da o kenar mahallede, gayet sağlıksız, hijyensiz ortamda, bir çocuk da sünnet olur.
Yağmur çamur demeden insanlar çalışmaktadır.
Bu arada Sabir ve Marona konteynır deposında sık sık görüşmeye devam ederler. Birlikte güzel vakit geçirirler. Marona eski resimlerine bakarlar. Afganistan’daki evlerinin resmini görür. Evlerine savaşta roket düşmüştür. Sabir’e annesinin ölmüş resmini, babasının ve kendi küçüklük resmini de gösterir.
Bazı kaçak işçiler de çok zor şartlarda çalışırken, polis geldiğinde dört bir yana kaçmaya başlarlar. İçerisi su dolu bir tünele saklanırlar. Polis işverenler konuşur ve kaçak Afgan işçi çalıştırmadığını söyler. Polis gidince de işçiler tekrar çalışmaya devam ederler.
Birgün Sabir evlenmek istediğini söylemek için teyzesini arar ama söyleyemez. Mahalleden bir adam çocuğun sünnet eğlencesi vardır onu davet etmeye gelir. Kendi kültür adetlerine göre kutlama yaparlar, danslar ederler ve oyunlar oynarlar. Sabir de davete katılmıştır. Gözleri Marona’yı arar. Marona da gelir tam karşılıklı otururlar ve sürekli bakışarak birbirlerine gülümserler. O gece mahalleden Sabir’in komşusu Aziz’in kuzeni ailesiyle birlikte Kabil’den gelmiştir.
Ertesi gün Sabir ve Marona konteynırda yine buluşurlar. Sabir Marona’dan onu sevdiğini söylemesini ister fakat o çok utandığı için söyleyemez. Sabir de kızın avcuna çiçek çizmek ister, kız önce inanışı gereği elini uzatmak istemez sonra çocuk dokunmadan sadece kalemin ucuyle kızın eline çiçeği çizer.
Atölyede bir Afgan ve İranlı Gaffur arasında kavga çıkar ve Sabir onları ayırır. Daha sonra işveren, Gaffur’un maaşından keser. O da işverene ağır laflar eder ve tokadı yer.
Bir sonraki gün işçiler yine çalışırken polis devriyesi geçer. İşçiler su dolu tünele koşa koşa giderler. Polis bu kez işçileri görür ve işverene gider. Biraz sonra Marona’nın babası Abdüsselama saklandıkları tünelden çıkar. Adamın canına tak etmiştir. Polise, Afganistan’a gideceklerini söyler. Polis tekrar kaçabilme ihtimalleri yüzünden inanmak istemez. Abdüsselama kızını da alır ve oradan uzaklaşırlar.
İşveren Gaffur çalışırken yakasından tutar ve onu kovar.
Morano ve babası evlerine giderler ve babası çıkış işlemlerini halledeceğini ve eşyalarını toplayıp gideceklerini söyler. Morano ve Sabir buluştuklarında bunu ona söyler. Her iki de ayrılacakları için ağlamaya başlarlar. Sabir Rahmet abisini arar ve onların gitmesini ertelemesi için yardım ister. Ayrıca evlenmek istediğini de söyler fakat adam pek sıcak bakmaz. Evliliğin kolay bir şey olmadığını dile getirir.
Sabir işverenden Morano’nun babasıyla bu evlilik meselesini konuşmasını ister ve adam da konuşur. O sırada Sabir de bu durumu Morano’ya anlatır. Abdüsselama bir hışımla eve gelir ve kızını arar bulamaz. Çok sinirli bir şekilde mahallede aramaya devam eder. Sonunda ikisi konuşurlarken kızını görür ve onları hırpalar. Kızını döver. Diğer taraftan de Sabir’i de döver. Abdüsselama onu, akrabalarının küçük düşürmemesini ister ve kovar. Kızını da sıkıştırıp elaleme rezil etmemesi için sakin davranmasını söyler ve eve doğru yönelirler. Sabir de onların evine gider ve kızını dövdüğü için haykırır. Adam evlenirlerse kendisini Afgan diye aşağılayacaklarını düşüneceği için evliliklerine karşı çıkar. İşveren adamı ikna etmeye çalışır. Gençlerin birbirlerine aşık olduklarını, onların önünde engel olmamasını ister. Diğer taraftan Sabir de Morano’yu arka tarafta görür ve onu birlikte kaçmaya ikna etmeye çalışır. Ama kız kabul etmek istemez çünkü babasını utandırmaktan ve insanların ona kötü sözler söylemelerinden korkmaktadır. Daha sonra abdüsselama kızını tekrar aramaya koyulur çünkü araba gelmiştir ve gideceklerdir. Sabir de Morano’yu konteynırd saklar ve gitmesine engel olmaya çalışır. Kız çok korkuyordur. O esnada vinç, onların saklandıkları konteynırı, kestirme kaynak makinesi ile kesilmesi için kaldırmaya başlar. Konteynır kesilmeye başlar. Yardım için bağırmaya başlarla fakat kimse onları duymaz. Kzıın babası deli gibi onları arar ama bir türlü onlara ulaşamaz. Ve film acı bir sonla biter.
Birkaç Metreküp Aşk filmi insanları ırkına, dinine, diline göre değerlendirmememiz gerektiğini acı bir şekilde yüzümüze çarpıyor. Karşımızda hor gördüğümüz insanların da bir onuru, gururu hepsinden öte bir kalbi olduğunu unutmamamız gerekiyor. Kimse hayatını kendi elleriyle seçmiyor. Hayat bazen bazı insanların yüzünü güldürmeyebiliyor.