Yönetmenliğini Safi YEZDANİAN’ın üstlendiği 2014 yılı İran yapımı olan bu film Drama ve Romantizm türünde film severlere inanılmaz duygu yüklü dakikalar sunuyor.
Filmde; Leila HATEMİ’nin canlandırdığı Güli, Paris’de yaşamakta iken yaklaşık 20 yıl aradan sonra doğup büyüğü memleketi İran’ın Rüşt şehrine geri dönmektedir. Döndüğünde de vaktiyle kendisine platonik bir aşkla bağlı olan Ferhat (Ali MUSAFFA) onu karşılamaktadır. Güli, Ferhat hakkında pek bir şey bilmese de Ferhat’ın Güli hakkında neredeyse bilmediği hiçbir şey yoktur. Hatta öyle ki, onunla ilgili en küçük bir not, ses kaydı vb. gibi şeyleri yıllarca saklamıştır. Ona öylesine bir aşkla bağlıdır ki Güli’nin yokluğunda annesi Havva ile tanışır, kendisiyle arkadaş olur ve sık sık ziyaretine gider. Güli dönmüştür ancak annesi artık hayatta değildir. Ferhat ise her dakika Güli’nin peşindedir. Müthiş bir aşk…
Olumsuz yönde eleştiri sayabileceğimiz ancak yine de filme ayrı bir hava kattığını düşündüğüm tek şey bana göre şudur ki; Güli yaklaşık 20 yıl Paris’de yaşayıp bu kadar zamandan sonra tekrar memleketine döndüğünde, neredeyse herkesin onu bir anda tanımasıdır. Oysa Güli artık yetişkin bir kadındır ve aradan geçen seneler onu değiştirmiş olmalıdır. Fakat buna rağmen, film müzikleri, işlenen duygu, o samimiyet filmin ne kadar izlenmeye değer olduğunu gösteriyor…
Diğer yandan; şu izlemeye alışık olduğumuz, müthiş bütçelerle ve oyuncu kadroları ile organize edilmiş Amerikan yapımı filmlerden oldukça uzak, ancak onlardan daha gerçek, samimi ve kültürümüze daha yakın olan bu filmi izlerken kendinizi bir anda film kahramanlarının yerine koyabilirsiniz, hatta Ferhat’ın Güli’ye olan aşkını kıskanabilirsiniz. Şahsen ben izlerken göz yaşlarıma hakim olamadım ve “gerçekten böylesi var mıdır?” sorusunu sormadan edemedim.
Biz de Yeni Kaynak ekibi olarak şiddetle izlemenizi tavsiye ediyoruz.
Film severlere iyi seyirler dileriz…
Sevcan