Kimileri bundan hiç hoşnut olmasa da İran sinemasının en sevdiğim yönüdür; filmin sonuçsuz kalması. Yani filmin sonunun izleyiciye bırakılması, “istediğin gibi” devam ettir denmesi.
Bitmişlik yok yani, film biter ama hayat devam eder. Çünkü film hayattan bir kesittir, bir kurgudur sadece. Öznesi izleyici olan bir yapıttır bence. İzleyicinin kendini bulduğu kadardır, kendinden hissettiği kadardır film. Ki filmin asıl başarısı da bundan ibarettir.
Evet, yine İran sinemasından tadımlık bir ürün daha seyrettim dün gece. Kısa, öz, vurgulayıcı ve tebessüme şayan bir film: “Davul Dengi Dengine”.
İsmine aşina olmadığımız Ali Hazayferi’nin yönetmenliğini yaptığı film 2010 yılında izleyici ile buluşmuş.
Aile, dram, komedi türünde “fakirlik, evlilik, erdem” konularının vurgulandığı hoş bir film.
İzlemenizi tavsiye ederim. Tebessümünüze değecektir.
İbrahim DOĞRUYOL