Kategori arşivi: Yazarlarımızdan

İran Sineması Film Eleştirmenleri Ekibimiz

İslam Tebliğcisi Kızın Öyküsü..

Anne İçin Bir Beşik – 2012 – İran Filmi Analizi

Filmin ilk sahnelerinde içinizi bir huzur kaplıyor. Öyle ki, senaryonun akıcı olması; diyalogların hayat ve maneviyata yönelik verdiği mesajlar çok etkileyici..

Hayatımızdaki önceliklerimiz nelerdir? En yakınımızdan mı başlar İslami hizmetimiz yoksa kendi tercihlerimiz midir? Başkaları bizim iyiliğimizi düşünürken, en büyük iyiliğin iç huzurumuz olduğunu anlatmak yaşayarak mı olur?

Anne mübarektir, anne candır.. “Ben annemin beşiğindeydim, şimdi annem benim beşiğimde.” cümlesi ne kadar da güzel tarif ediyordu hayat döngüsünü.

Hayattaki en güzel kararlar, vicdanla verilen kararlardır. Çünkü sonucunda huzur bulunur.

Fizikçi

Dilşikeste

KALBİ KIRIK – İRAN FİLMİ – İZLENİMLER


1. Filmin başladığı ilk andan itibaren rolleri canlandıran Emir Ali ve Nefes’e, aynı anda da ailelerine baktığımızda bir insanın düşünce şeklinin oluşmasında ebeveynlerinin ne kadar büyük etkisinin olduğunu görüyoruz. Nefes’in batı ağırlıklı felsefi yapısında ve Emir Ali’nin dünyaya hakim olacak İslam düşüncesinde.

2. Devamında çocuklarını eğiten eğitimci bir anne olmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatır bize Emir Ali’nin annesi. Evladına yol gösterişi, yetim bir çocuğu olmasına rağmen dünyaya inat; hayâlı, iffetli, zeki ve çalışkan bir birey yetiştirmesi herkes için güzel bir örnektir.

3. Emir ve Nefes’e tekrar gelecek olursak, uzun zamandır düşünüyordum. İnsan kendisine benzemeyen birini sevebilir mi hatta anlaşabilir mi diye. Sanırım bu filmle sorumun cevabını aldım.

Nefes görünüşte ne kadar Emir Ali’yle zıt gibi görünse de, asıl zıtlık düşünce yapısındaydı ki düşüncelerde zamanla değişe bilen hatta değişen olgulardı. Filmin sonuna doğru Nefes’in değişimi gibi. Aslında birbirini seven iki insanın benzerliği kalpdedir. Ve bu sayede Emir Ali ve Nefes birbirlerini sevdiler.

4. Filme renk katan ise Emir Ali’nin edebi, hayasızlık karşısındaki sabrı ve göz zinasından uzak durma mücadelesiydi.

FİLM KONUSUNDAKİ ELEŞTİRİM İSE

Emir Ali ve Nefes’in yanlarında mahrem olmadan halvet halinde tez hazırlamalarıydı. Bence coğu şeye dikkat edilmişken bu kadar önemli bir konu es geçilmemeliydi.

Bir Kalem Bir Dünya

Ötekinin Babası

Anne şefkatinin çocuk üzerinde oluşturduğu olağanüstü etki filmde çok güzel yansıtılmış. Karşılıksız sevgi, inanmak ve güvenmenin, anne faktörüyle resmedilmesinin tüm gönül kapılarını açacağının mesajı bu filmde…

Öte tarafta, yani çocuk gözüyle başkasının babası, o kadar başkalaşmış ve çocuğa uzak kalmış ki.. Farkında olmadan dünya hırslarına dalmak ve sebep olarak, ailesine güzel bir gelecek hazırlama kaygısını gütmek..

Ama çocuklarının daha fazla maddiyata ihtiyacı yok. O anlar itibariyle bir baba ve anneye ihtiyacı var..

HÜDA NEZDİK EST

ALLAH YAKINDIR (HÜDA NEZDİK EST) İRAN FİLMİ / ÇIKARIMLAR

(Spoiler içerir)

İzlediğim filmler arasında; beşeri aşkı, onun mecazi aşka dönüşünü en güzel şekilde ifade eden bir yapımdı.

1. Hayatta ne kadar da farkında olmadan kibre kapılıp, bize benzemeyen (eğitim durumu, maddi imkanları, düşünceleri, itibarı) insanları küçük görüyoruz.

Gururumuzu bir kenara bırakıp da karşımızdakini tanımaya çalışsak belki bizim için en doğru insan o olacaktır. Leyla öğretmen içinde öyle olmadı mı? Maddi durumu, itibarı yüksek diye seçtiği insan onun için yanlış kişi değil miydi?Peki gururunu bir kenara bıraktığında karşısında rızayı bulması tesadüf müydü?

2. İnsanı Allah’a yaklaştıranın makam, mevki, para, eğitim olmadığını sadece iyi niyetlerle yapılan güzel amellerin olduğunun örneğiydi Rıza. Küçük kızın çürük olan elmalarını satın alması da bu güzel kalbinden dolayıdır belki.

3. İnsanın çalıştığı işte bile mahremiyete önem vermesi beni çok etkiledi.Filmin geçtiği zamandaki İran’da, ulaşımın zor olduğu köylere motosikletle ulaşım sağlanıyor. Rıza da abisinin ölümünden sonra ondan kalan motosikletle bu işi yapmaya başlamıştı.

Onu diğerlerinden ayıran fark ise mahremiyete önem vererek, motorun arkasına kadınlarda bindiği için, sırtına bir elma kasasını bağlamış olmasıydı.

4. Filmin sonuna doğru hissettiğim ise; hayatın sürprizlerle dolu olduğunu bir kez daha anlamamdı. İstediğimiz olayın gerçekleşmemesi belki de zamanın yanlış olmasındandır. Sabırlı olmalıyız zamanı geldiğinde her şey daha güzel olacak buna emin olun ve hayatınızın size sürprizler yapmasına izin verin.

5. Rıza’nın öğretmene olan aşkının artık İlahi aşka dönüşmesiyle, maşukun artık bir var olan bir yok olan Leyla’yı değil de O sonsuz olan Sevgiliyi istemesi.

Bir Kalem Bir Dünya

Cennetin Çocukları

Her şey eski -ama masum çocuklara göre- çok kıymetli pembe bir kız çocuğu ayakkabısı ile başlıyor.

Giriş sahnesinde uzun süre ayakkabının tamirini izlerken, sonraki sahnelerde bunun ne kadar kıymetli olduğunu anlıyoruz elbet. Bizim için sıradan olsa da bir çocuğun dünyasını değiştirebileceğini..

Yoksulluğu iliklerine kadar kalben hissettiren bir film. Ancak acındırma duygusu uyandırmıyor.

Çünkü o çocuklardaki onur, dürüstlük, sabır.. Gerçekten filmin ismi gibi gök ehli olup Cennette yaşıyor olmalılar. Bu kadar masumlar dedirtiyor.

Cennetin Çocukları (1997) filmini mutlaka izleyin.

Fizikçi, Yeni Kaynak

Hz Muhammed: Allah’ın Elçisi

Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi

Peygamber Efendimiz, örnek ahlakıyla Allah’ın (c.c.) sözleri Kur’an-ı Kerim’i yaşantısıyla rehber kılan en sevgili ruh. İnsan hissiyatına sahip ancak seni anlamaya çalışmaktan uzağız… Bebeklikten başlayan hayata dair imtihanlara tabi.

Anne karnında babasını yitirişi, bedenen küçük ama kainattaki nurlara bedel kalbinde anne acısını hissetmesi… Filmde o kadar güzel işlenmişti ki, ilerleyen bölümlerde yaşanacak vahiy sahnelerindeki olgunluğun lime lime çocukluğundan da yansıdığını gördük.

Hiçbir şey tesadüf olmadığı gibi, en sevgili ruh Peygamber Efendimizin (s.a.a), doğuşu da, bebekliği de, çocukluğu da en özel bir insan olduğunun bir isbatı olarak filmde işlenmişti.

Sinemaya özellikle çocukları ile gelen aileler, zamanımıza dair ümit vericiydi. En ihtiyacımız olduğu zaman diliminde, barış, adalet, ilahi aşk ve huzur timsali Peygamber Efendimizi (s.a.a) izlerken bile ortama manevi haz veriyordu. Devam filmlerini sabırsızlıkla bekliyorum.

Fizikçi, Yeni Kaynak.com

Ötekinin Babası

ÖTEKİNİN BABASI (2015) İran Filmi

6 yaşındaki Şahap okul çağı gelmesine rağmen hala konuşamamaktadır. Ailesi bu durumda ne yapacağını bilemez. Okullar da onu kabul etmediği için üzülmektedirler. Özel bir okula götürmesini söylerler ama aile çocuklarının hasta olma ihtimalini kabul etmez. Şahap ise bu durumu yüzünden ona laf eden yada karışan olursa mutlaka bir karşılık verir. İnsanlara zarar vermesi babasını rahatsız eder ve onu doktora götürmek ister. Ama anne durumu kabullenemez ve sürekli karşı çıkar. Konuşmaması sürekli başına dert olan Şahap, sırf ailesine küstü diye konuşmamakta diretmeye devam eder.

Gülçehre

GÜLÇEHRE (2011) گلچهره

Bir ‘burkanın’ içinden hayat nasıl görünür?

Film; bakmak ile görmek arasındaki farkı yansıtarak başlar. Bu farkı, filmin ortalarına hatta sonuna doğru anladığınızda başlangıçla bağlantıyı kurmuş olacaksınız. Yönetmen bir soru/n bırakarak zihninize, filmin akışına bırakıyor sizi.

Tarihi olmayan hiçbir şeyin varlık dünyasında yer almadığını biliriz ya, bu film de işte tarihî bir geçmişin, toplumsal bir düzenin getirdiği yaşanmışlığı, patolojik sorunları, savaşı, dramı tüm aleniliği ile sunuyor size.

01

Taliban’ın savaş estirdiği Afganistan’da Eşref Han (karakteri), çocukluğunun geçtiği “Gülçehre Sineması”nı yeniden inşa etmek isteyince; sanat için mücadele azmi karşısında, sanatla dini kullanarak savaşanların zihniyetiyle karşılaşırsınız. “Aç olan insanların sükûnete bir nebze daha ihtiyaç duyduklarını” düşünen, savaş ve avarelikten usanıp birer birer ölen gençlerin haline dayanamayıp kalbi ağlayan, sinemaya aşkla bağlanmış ve bu uğurda ölmeyi bile göze alacak olan bir adamdır Eşref Han.

02

Düşünün! Kendi ülkenizde/şehrinizde devamlı olarak bombardıman altındasınız. Ölümün sesi kulaklarınızda çınlıyor ama yaşamak zorundasınız. Yaşamak zorundasınız ölenler için! Aşkla bağlandığınız davanız/derdiniz için adım atmaktan geri durabilir misiniz? Ya da bu zulüm ve dayatma sizi durdurabilir mi?

Kültürü devletten ziyade asıl kendilerinin koruduğunu iddia edenler: kendi kültürel üretim ve gelişimlerini yok ederek nasıl sağlayabilirler?

Sinema kültürüyle yeni bir çağ başlatmak için hayat mücadelesi ortaya koyan Eşref Han, sınır bölgesinden geçerken askerin “savaşın içindeki bu Afganlılara dikkat edin” dediğinde, “Allah’a tevekkül ettim” diyerek yardımlarını esirgemeyen İranlı Guderz Bey, hep acı imtihanlar karşısında sağlam durmaya çalışan yüreği naif Doktor Ruhsare Hanım, bir milletin tarihini yok etmenin o milletin öz benliğini yok etmek demek olduğunu idrak eden ve milletinin tarihi köklerine sahip çıkmak isteyen Salar Bey, ne için uğraştılar peki?

03

Ne için derseniz deyin. Filmi izlediğinizde vicdanınızın şahlandığını, kalbinizin ağladığını hissedeceksiniz ve kalakalacaksınız yaşanan gerçekler karşısında.

Efruze

Murmulek

01

Ülkemizde de dizisi yapılan malum Kertenkele filmi kendisi. Tabii bizde dizi tutunca almış yürümüş, çok başka yerlere kaymış konu. Şöyle bir baktım filmi izleyince alakası yok. Çıkış noktası ve şuan ki hali ancak bu kadar sapıtabilir bir hikayenin. Neyse gelelim filmimize..

Film gayet güzel bir yapım ve oldukça anlamlı. Bir hırsızın içindeki ufacık bir vicdan kıpırtısının bile ona nasıl güzel döndüğünü harika anlatmışlar. Üstelik bir İran filmi izleyip ciğerimin dağlanmaması da ayrıca hoştu. Malum genelde ağlatırlar insanı. Yalnız filmin sonundaki kadının tövbe etmesi olayı biraz abartılmıştı. Bir anda kendinden geçmesi falan absürt bir haldeydi. Onun haricinde hem güldüren, hem de etkili bir yapım olmuş. Bence izlemelisiniz.

02

Filmin Konusu;

Rıza hırsızlıktan hapse girer ve hapishane müdürünün uyguladığı sistemden bunalmıştır. İntihar etmeye karar verir ama koğuş arkadaşı ona engel olmaya çalışır. Bu sırada yaralanıp hasteneye yatırılır. Oda arkadaşı bir molladır ve arada ona takılır. Doktor taburcu olup hapishaneye geri gönderileceğini söyleyince mollanın kıyafetleri ile kaçar. Bir arkadaşı ona pasaport ayarlar ve pasaportu alıp kaçmak için yola çıkar. Trende tanıştığı insanlara yeni atanan imam olduğunu söyleyince herkes tarafından sahiplenir. Uzun süredir beklenen biri olduğu için herkes merakla onu izler. Rıza ne zaman pasaportunu alabilmek için bir işe kalkışsa herkes tarafından sürekli yanlış anlaşılır. Bir türlü kaçamaz ve gitgide sevilen bir imam halini alır.

03

Evde Yohuz

Ötekinin Babası

Çocuklar nasıl hem bu kadar vicdanlı olup hem dünyanın en acımasız varlıklarına dönüşebiliyor. Bunun sebebi hepimizin içinde var olduğu söylenen şeytan mı yoksa etrafımızdan ne görsek onu taklit etme eğilimimiz çocukluktan mı başlıyor? İkincisinin daha ağır bastığına inanmışımdır.

2015 yapımı “Ötekinin Babası” filminde bu ikilemin nelere sebep olabileceğini görüyoruz. Şahap 6 yaşında bir çocuktur fakat konuşamamaktadır. Konuşmak istemiyor desem belki daha doğru olacak. O konuşamadıkça etrafındaki insanlar onu aptal olmakla, engelli olmakla, salak olmakla, inatçı olmakla suçlayıp duruyor. İnsanlara zarar verme eğiliminde olan vahşi bir varlıkmışcasına da kendilerinden uzaklaştırıyor.

Buna kendi babası da dahil. Aslında konuşmayarak kendini anlatma çabası içinde Şahap. O nedir öyle demeyin bazen sessizlikle kendini anlatmak daha iyidir. Şahap anlaşılamadıkça hırçınlaşıyor, insanlar ona konuş dedikçe aksine konuşmuyor yanında olup onu anlayan tek insan annesi ama o da nasıl davranacağını bilmediği için çaresiz. Babasıyla onun yüzünden tartıştığını gördükçe Şahap kendi içine kapanmaya karar veriyor. Şahap’ın sessizliği aile bireylerinin yaptıkları kötülükleri onun üstüne atma fırsatı oluyor. Ailesi en son tıbbi yardım almaya karar veriyor fakat bu Şahap’ın evden kaçmasıyla sonuçlanıyor. Ona çok iyi davranan iki yaşlıyla Şahap belki babasında bulamadığı şefkati buluyor, bahçe sulamayı öğreniyor, kendine aptal demeyen her yaptığını destekleyen insanlarla olmanın güvenini yaşıyor. Bu hayatta ne olursanız olun anlaşılmak çok mühim diye düşünüyor insan. Anlaşılmanın getirdiği huzuru da cebinizde taşıyarak yaşamak Şahap için bulunmaz nimet oluyor.

Şahap’ı anlayan insanlar bir tanesi de anneannesi. Şahap’ın ne hissettiğini, ne düşündüğünü gerçek anlamda anlayan belki de yegane kişi. Onun sayesinde Şahap her şeyin başka türlü olabileceğini karar verip yeni hayatına adım atmaya başlıyor. Anneanneyi oynayan Süreyya Kasimi ve Şahap’ı oynayan ufaklık arasındaki ilişki insanı duygulandıracak cinsten.

Çocukların anlaşılması, huzur bulması, mutlu olması ve kalplerinde en ufak bir çizik bile olmaması dileğiyle.