Bazen o kadar stres dolu günlerden geçeriz ki kendimizi ödüllendirerek rahatlatmak isteriz. Benim için film izlemek bu ödüllerin başında gelir. Kısa bir süre de olsa film izlemek yaşadığımız bu hayata bambaşka gözlerle bakmamıza vesile olur. İşte bu noktada “Anne Şefkati” isimli İran yapımı bu sinema filmi eminim sizin de kendinize ödül olarak göreceğiniz bir film olacak.
Çocuk yüreğiyle oldukça fazla bir yükü omuzlamış Mehdi karakteri gerçekten müthiş bir oyunculuk ve doğallık ile hayat bulup canlanıyor. O kadar gerçekçi bir oyunculuk ki bir ara kendimi hikâyenin gerçek bir olaydan alınmış olabileceğini düşünürken buldum. Kimsesizliği fırsata çevrilmiş ve kullanılmış, açlıktan ölmemek adına yaptığı hırsızlık yüzünden ıslah evine düşmüş yetim bir çocuğun, acı dolu hikâyesi en acıma duyguları körelmiş olan kişileri bile eminim duygulandıracaktır. Öyle acılar çekmiş ki hiç biri annesizlik kadar acıtmamış bu küçük yavrumuzu. Soğuk, karanlık ve sevgisizlik içinde dört duvar arasında yaşamak zorunda kalan çocuğun sığındığı tek liman ise anne şefkati ve özlemi olacaktır. Hiç sevgi görmemiş bir çocuğun sevgiyle büyütülen çocukları gördüğünde yüzünde oluşan eksiklik duygusu ve imrenme halinin içimizi acıtmaması oldukça güç. Öldüğünü kabul etmediği annesini bulma hayaliyle hayata tutunmaya çalışan Mehdi, tutunduğu bu dalı gerçeğe dönüştürmek için elinden geleni yapacaktır. Mehdinin hayali annesini bulmak ve sevgiye doymaktır, ancak onunla beraber kalan diğer çocukların hayallerini duyduğunuz da biraz tebessüm, biraz burukluk, birazda acıma duygusunun tüm vücudunuzu nasıl da kaplamış olacağına inanmakta zorlanabilirsiniz.
Karakterin gördüğü hayaller ile gerçekleri inkâr etmesi ile film doruk noktasına ulaşacaktır. Sahip olduğu bir kızıyla hayatının yükünü omuzlamakta zorlanan genç bir anneyi, kendi annesi yerine koyması ile olaylar zinciri başlar. Genç annenin minik kızının ise onu kolaylıkla ağabey olarak görmesi ve kısa sürede benimsemesi duygu dolu anlara tanıklık edecektir. Genç kadın, psikolojik olarak sıkıntılı bir dönemden geçen bu çocuğa nasıl yaklaşması gerektiği konusunda emin değildir. Attığı adımları çocuğun yanlış anlaması oldukça muhtemel iken ona yaklaşmak mı yoksa onu tekrar ıslah evine göndermek mi arasında araf da kalan bu genç anne nasıl bir yöntem izleyecek? Mehdi içinde yanan anne şefkatine ve hayalini kurduğu anneye sahip olabilecek mi? Bu önemli iki sorunun cevabını izlediğiniz de alacaksınız ancak bu filmin İran sinemasına müptela olmanızı sağlayacağına kesin gözüyle bakıyorum.
Ve son bir not… Eğer anneniz hayattaysa ve yanınızdaysa bu filmi izledikten sonra nasıl büyük bir şansa sahip olduğunuzu anlayıp eliniz telefona gidecektir. Sözlerimi, yazar William Golding’in şu ölümsüz cümlesiyle sonlandırıyorum. “Sevdiklerinize zaman ayırın, yoksa zaman sizi sevdiklerinizden ayırır.”
Özgee